![]() |
15 Ünlü Şairimizden Ayrılık Üzerine Şiirler
Turgut Uyar, Ayrılıklardan
Böyle sessiz ayrılıklarda, her şey önceden belli olur. en güzel zamanında, aşkın ve hayatın insan deli olur… O, kadırga taraflarında bir evden çıkmıştır. masum bir yalanla -halama diye- gözleri pabuçlarında, mahcup ellerine yapışmış gibidir harçlığından arttırıp aldığı sevimli hediye… ah, insan nasıl çıldırmaz nasıl bir çaresizlik, bir umutsuzluk sarmış her yanı. aranızdan insanlar geçer. bulutlar geçer. O, kırmızı mürekkep gibi dudaklarıyla, zoruna utanarak gülümsemeye çalışır. bu gülüş en aldatmazıdır vaatlerin. yıllarca sonra bir uzak gurbette bile; zulmüne dayanılmazken yalnız saatlerin, bir yeşil yaprak üstünde gözlere, görünür, uzaklaşır… |
Faruk Nafiz Çamlıbel, Sen Nerdesin?
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar… Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda, Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. Senin için kandiller tutuştu kendisinden, Resmine sürme çektim kandillerin isinden. Saksıda incilendi yapraklar senin için, Söylendi gelmez diye uzaklar senin için… Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, Saatler son gecemin geçti cenazesiyle, Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü… |
Edip Cansever, İnfilaK
Gitsem de her yerde biraz vardır Hatırda zamansız bir plak Bir otel kapısı, biraz istasyon Vardır o seninle birlikte olmak Buluşur çok uzaktan ellerimiz Ve nasıl göz gözeyiz ansızın bir infilak. |
Attila İlhan, Ayrılık Sevdaya Dahil
sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız ikimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi tuz parça kırılsak da hâlâ içimizde o yanardağ ağzı hâlâ kıpkızıl gülümseyen -sanki ateşten bir tebessüm- zehir zemberek aşkımız… |
Cahit Sıtkı Tarancı, Karasevda
Bir kere sevdaya tutulmaya gör; Ateşlere yandığının resmidir. Aşık dediğin, Mecnun misali kör; Ne bilsin alemde ne mevsimidir. Dünya bir yana, o hayal bir yana; Bir meşaledir pervaneyim ona. Altında bir ömür dönedolana Ağladığım yer penceresi midir? Bir köşeye mahzun çekilen için, Yemekten içmekten kesilen için, Sensiz uykuyu haram bilen için, Ayrılık ölümün diğer ismidir |
Ahmet Kutsi Tecer, Nerdesin
Geceleyin bir ses böler uykumu, İçim ürpermeyle dolar: Nerdesin? Arıyorum yıllar var ki ben onu, şıkıyım beni çağıran bu sesin. Gün olur sürüyüp beni derbeder, Bu ses rüzgârlara karışır gider. Gün olur peşimden yürür beraber, Ansızın haykırır bana: Nerdesin? Bütün sevgileri atıp içimden, Varlığımı yalnız ona verdim ben. Elverir ki bir gün bana, derinden, Ta derinden, bir gün bana “Gel” desin. |
Haydar Ergülen, Ayrılıklar Gazeli
uzaklık ayırmıyormuş bildim, ayrı ayrı uzaklara düşenler meğer en yakınına gelirlermiş birbirlerinin aşk, diyorlar, şiir için bazen aşırı bir sebeptir sebebim yok, ayrılığı övsün bari şu kötü gazelim insan önce ayrılığa yetişir, belki sonra bulurmuş birbirini, ne acı! Acı bile kalmamış sende seninle aşka değil, zalim, ayrılığa kavuşabilseydik keşke! |
Birhan Keskin, Ayrılış
kaç gecenin çölüdür bu ayrılık kaç şiirin dölüdür üstüme örttüğün bu ince sessizlik kalbim alış artık, kır kendini kendi duvarında, sesini kendi duvarına haykır. tesadüfen birbirine rastlamış başka başka aşklarsızın siz artık geceyle gündüz gibi birbirine ayrılmış. O ki rüzgar, bir zaman senin çölünde kumlar uçurmuş, o ki gece ve esmer, görmüyor sahrayı, sesi içinde karışmış. |
Nazım Hikmet, Ayrılık
Ayrılık, demir çubuk gibi sallanıyor havada Çarpıyor yüzüme yüzüme Sersemledim Kaçıyorum ayrılık kovalıyor beni Yolu yok elinden kurtulmanın Dizlerim kesildi, yıkılacağım… Ayrılık, zaman değil, yol değil; Ayrılık, aramızda bir köprü… Kıldan ince, kılıçtan keskin. Kıldan ince, kılıçtan keskin; Ayrılık, aramızda bir köprü. Seninle diz dize otururken de.. |
Edip Cansever, Saate Bakmak
Varsın her şey sonraya kalsın Sonraya, en sonraya Sözgelimi iki bin altı yüz kırk bir mil. Bir papatya ne kadar uzağı görebilirse O kadar yakın kalplerimiz birbirine Ölü bir denizi bile bir tartışmaya çevirdik Kayaları taş devrine göre ölçtük biçtik Kalemlerimizi kesilmiş çiçek sapları gibi attık Kapıları açarken birbirimize ağladık. (Ne kadar da çok severmişiz birbirimizi Sahi ne kadar da çok severmişiz Yıllarca, yüzyıllarca öpüştük Sigaralar tuttuk, içkilerin en iyisini sunduk İstersen bu gece burada kal, dedik Sağlığımızı sorduk, bir sürü ilaç adları saydık Sık sık görüşelim, olmaz mı dedik İyi bildiğimiz ne varsa yaptık, ayrıldık Ortada Her zamanki gibi bir karanfil kaldı.) |
Onat Kutlar, Ayrılık
Ayrılık şiiri ne kadar yalın Sevdiğimiz aşk sözcükleri gibi Kılıçla kesiyor bir hain nokta Öpüşen virgüllerle akan cümleyi Nasıl soğuk ayrılığın güneşi Gölgeli bir çınar olan gövdemin Dallarını içten kırınca acı Buzdan bir alçıyla tutuyor beni Ayrılık sabahı ne kadar beyaz Ölümün hüzünlü arkadaşı kar Bana ütülü bir çarşaf hazırlar Bir karanfil tam yüreğimin üstünde |
Ahmet Telli, Ayrılık Ayracı
Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde |
Ataol Behramoğlu, On Ayrılık Şiiri 2
Sadece ikimize değil Bütün hayata üzgünüm Fotoğraflarda Bir gece hatırası Öylesine yalnızım ki Sanki yokum Eriyor eski ben Ve yeni biri olamıyorum Keder sokulgan adımlarıyla Gelip kıvrılıyor yüreğime Hayat sakin Şafakta evler gibi Sanki hiçbir şey olmadı İkimiz yokuz sadece Biz olan ikimiz yokuz Deniz hep orada Ve ağaçlar aynı düşlerinde |
Necati Cumalı, Balkon
Sana geldiğim yağmurlu günleri hatırlar misin? Pencerene açılan yol dönemecini. Aralar mısın hatırama öyle her akşam Ilık gülüşlerinin gölgesiyle yüklü perdelerini. Bulutlar terkederdi şehri daima Akşamları gemiler terkederdi. Bir balkonun kalırdı sanırım Kaybolan gölgelere aşina. Vapur iskelesinde buluştuğumuz bir akşam O akşam, erkenden ayrıldık ve sonra Hâlâ hafızamızda devam ediyordu Unutulmuş hayatı maviliklerin Hâlâ hatırımdadır odama son gelişin, Ve gitmeden önce Saçlarını tarayışın hâlâ aynada… Benim küçük öksüzüm, genç dulum Ben senin hem baban, hem kocanım. Erken tenhalaşan karanlık arka sokaklarda Bütün servetin gibi ellerini Avuçlarıma bıraktığın geceler Sana küçük bir evden sözetmeliydim… Uzun bir aşktan sonra tekrar Bütün beni sevenleri hatırlıyorum O şehirde bütün tanıdıklarım ve sen Sen beni severdin Sen iyiydin, güzeldin! |
Arif Damar, Gitme Kal
Nice nice acıları aklına getir Bunca yoksulluğu aklına getir Gözyaşlarını aklına getir “GİTME KAL” var yok dinlemez bir çocuk isteğidir Gitme aklına getir Kıraç mı kıraç toprakların üstüne Güneşler açar yağmurlar kesilince Çırılçıplak kayada yeşerir inci ağacı Dağların kuytusunda bir uslu çiçek Dağıtır mavisini kendi kendine Gitme beraberlik içinde Nasıl sevinirdik aklına getir Her şeyi her şeyi aklına getir Gece yarılarını aklına getir Söylediklerini aklına getir Sinsi yağmurlar yağıyordu Soğuktu Yaktığımız ateşi aklına getir Nelerden geçiyorsun aklına getir Gitme dünyamızın her yerinde Yorgun eller gülleri derleyince Ellerin sevincini aklına getir Güllerin sevincini aklına getir Ne çok severdik seni aklına getir |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:22. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1
User Alert System provided by
Advanced User Tagging (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.Navbar with Avatar by Motorradforum