Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: ( 0)
HF Ticaret Yüzdesi: ( %)
Ruh Hali
Kan Grubum:
|
Kıpçakların Zayıflaması
Kıpçaklar 1120’li yıllardan sonra Kuzey Avrupa’daki hakimiyetlerini giderek kaybetmeye başlamış ancak güneyde Kafkaslara hakim hale gelmişlerdi. Kuzeydeki Slav üstünlüğü 1150 yılına kadar devam etti. Bu süre zarfında Kafkaslar, Kuzey Karadeniz ve Hazar Denizinin kuzeyini kontrolü altında tutan Kıpçaklar, 1150 yılından itibaren güçlenerek tekrar Kuzey Akınlarına başladılar. 1150-1154 yılları arasında devam eden Kuzey Akınlarıyla Çernigov, Preyeslav, Novgorod ve Seversk Knezlikleri Kıpçak akınlarına karşı koyamayıp hâkimiyetleri altındaki bölgeleri Kıpçaklara bırakarak daha kuzeye, Suzdal bölgesine çekilmek zorunda kaldılar. Artık Doğu Avrupa’nın neredeyse tamamı Kıpçakların hakimiyeti altına girmişti. Kıpçakların 1150 yılında başlattığı kuzey akınlarının şiddeti 1177 yılına kadar devam etti. Bu süre zarfında Kıpçakların kuzey hâkimiyetleri giderek genişledi. Kıpçakların 1150-1177 yılları arasındaki hakimiyet dönemleri 1177’deki Slav Birliği ile sekteye uğradı. Kiev Knezi Svyatoslav, diğer Slav Knezliklerini kendi etrafında birleştirerek güçlü bir ordu hazırladı. Kıpçak Başbuğu Konçak ve Kobyak’ın birlikte katıldığı bu akında güçlerini birleştiren Slav Knezliklerine mağlup olunca ağır kayıplar ve binlerce esir vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. 1177’deki mağlubiyete esasında Slavların birleştiğinden haberi olmayan Kıpçak ordusu için bir sürpriz olmuştu. Zira Slav güçleri birleşse bile Kıpçak ordusuna karşı koyabilecek durumda değildi ve Kıpçakların 1177’deki Kiev akınında hazırlıksız yakalanmasına sebep olmuştu. Kıpçakların kuzey akınları bu mağlubiyete rağmen devam etti. 1185 yılında Slav güçleri bu kez Seversk Knezi İgor etrafında birleşmişti. Bu kez hazırlıklı olan Kıpçaklaryeterli güçte ordu ile hücum edince Aşağı Don Nehri civarındaki akında Slav ordusu ağır bir hezimete uğratıldı. Bu savaşta Kıpçaklar, tüm Slav ordusunu yok ederek Slavlara ağır bir hezimet yaşattılar. Knez İgor, bu savaşta tüm ordusunu kaybetmiş olsa da kendisi kaçmayı başarmıştı. Bu savaşın Rus tarihinde izleri öyle derindir ki, İgor’un Savaş alanından kaçması Rus Milli Destanına konu olmuştur. Bu destanda Türklerin Dini, Kültürel ve Askeri vasıflarına vurgular yapılmakta, Kıpçakların Slavları ne denli tesir altına aldıkları açıkça görünmektedir.
Kıpçakların Doğu Avrupa’daki tartışmasız hâkimiyetleri 1200’lü yıllarda zayıflamaya başladı. Doğu Roma, Anadolu’da yükselen Selçuklu hâkimiyetiyle baş etmek zorunda kalarak Balkanlar ve Doğu Avrupa üzerindeki Kuzey Politikalarından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Bu durum, Doğu Roma’nın “Barbar Kavimler” olarak adlandırdığı Doğu Avrupa kavimlerinin, Doğu Roma politikalarının zayıflatıcı etkilerinden arınmalarıyla güçlenmelerine yol açtı. Bunun yanında Avrupa savaş ekonomisinden ticaret ekonomisine doğru toplumsal bir geçiş dönemi yaşıyordu. Avrupa’da gelişen ticaret kültürü, Doğu Avrupa’daki kavimlerin Savaşlarla değil Ticaretle geçinebilmesine olanak tanımıştı. Doğu Avrupa’nın neredeyse tamamına hâkim olan Kıpçaklarında Avrupa’da gelişen ticaret kültürü akımından etkilenmesi kaçınılmazdı. Kıpçak boyları zamanla daha çok ticaretle iştigal etmeye başladı. Barbar Kavimlerin Kuzey Politikalarından arınarak güçlenmesi, Avrupa’da yükselen ticaret kültürü ile Kıpçak boylarının giderek ticarete önem vermesi Kıpçakların askeri üstünlüklerine sekte vuracaktır. 1200’lü yıllardan itibaren Kıpçak-Slav mücadelelerindeki Kıpçak üstünlüğü artık yerini Slav üstünlüğüne bırakmaya başlamıştır. Bunun yanında Kıpçaklar, Doğu Avrupa’daki ticarette önemli bir aktör haline gelmeye başlamış, bu durum diğer Doğu Avrupa ülkeleri ile yakınlaşmasını sağlamıştı. Avrupa’da gelişen sosyopolitik dengeler ile kuzeydeki gücü azalan Kıpçaklar, güneyde de daha farklı etkenlerden ötürü etkisini kaybetmeye başladı. Kıpçaklara tabi olan Kanglı, Kuman, Uran ve bazı diğer küçük boylar Mezopotamya da hâkimiyet alanını genişleten diğer bir Türk Devleti olan Harezmşahlar ile yakınlaşmaya, Harezm ordusunda görev alarak Kıpçaklardan kopmaya başlamışlardı. Kuzey ve Güneydeki menfi durumlar her şeye rağmen Kıpçakları Doğu Avrupa’nın yegâne gücü olmaktan çıkartamamıştı. Zira Doğu Avrupa’da halen Kıpçaklara karşı koyabilecek güçte bir devlet yada toplum bulunmuyordu. Bu durum, Moğol İstilalarının Avrupa’ya ulaşmasıyla tamamen bozuldu. Ne ilginçtir ki babası bir Kıpçak Türkü olan Moğol İmparatoru Cengiz Han (Temuçin), 1220 yılında Kafkaslara ulaştığında son mücadelelerini ata torunları olan Kıpçaklara karşı vermiştir.
Moğol Orduları, 1220’de Gürcistan’a ulaşmış, Kıpçak devletinin sınırlarına kadar ilerlemişti. Moğolların acımasızlığı biliniyordu. Cengiz Han’ın ordularının Avrupa’ya girmesi, tüm Avrupalı halklar için ölüm, yağma ve talan demekti. Bu vahim durum karşısında yüzlerce yıldır düşman olan Kıpçaklar, Slavlar ve Macarlar güçlerini birleştirdiler. Bu güç birliği, öncü Moğol güçlerini engellemeyi başarmıştı. 1222’de Kalka Nehrini geçen öncü Moğol Ordusu, Kıpçak-Slav-Macar ortak güçleri tarafından Kalka Nehrinin gerisine püskürtülmüştü ancak bu öncü Moğol gücü buz dağının sadece görünen kısmıydı. Moğollar, 1223’de daha güçlü bir orduyla Kalka nehrine geldiklerinde Kıpçak ve Slavların birleşerek oluşturdukları ordu Moğolları durdurmaya yetmedi. Moğollar Kıpçak-Slav ordusunu mağlup ederek Kalka Nehrini geçtiler ve Avrupa’ya doğru ilerlemeye başladılar. Moğol İstilaları hem güçlü hem de sürekliydi. Kıpçaklar, Takip eden yıllar boyunca devam eden Moğol Akınlarına karşı koymaya çalıştılar ancak Moğolların, Kıpçakların Kafkas hakimiyetine son vermeleri kaçınılmaz olmuştu. Kıpçaklar, Moğol İstilalarıyla boğuşurken önemli bir liman kenti olan Şuğdak Selçuklular tarafından ele geçirildi (1226). Şuğdak Limanı çok önemli bir ticaret kentiydi. Zira Doğu Avrupa’nın Karadeniz üzerindeki ticaret yolu Şuğdak limanından geçiyordu. Şuğdak’ın kaybedilmesi Kıpçakları zamanla çok daha zor bir duruma sürükledi. Avrupa’da yükselen ticaret kültürüne ayak uyduran Kıpçak boyları, Şuğdak Limanının kaybedilmesiyle ekonomik zorluklar yaşamaya başladılar. Giderek büyüyen ekonomik sorunlar neticesinde Kıpçak Devleti artık vergi toplayamaz, ticaret kervanlarından ve gemilerinden harç alamaz duruma gelmişti.
1200’lü yıllar, Kıpçaklar tarihinin en zor dönemecine girdiği dönem olmuştur. Doğu Roma’nın, Selçukluların baskıları sonucu Kuzey Politikalarını uygulayamaz duruma gelmesi üzerine Doğu Avrupalı “Barbar Kavimler” güçlenmiş, Avrupa’da yükselen Ticaret kültürü Kıpçak boylarının askeri niteliklerini zayıflatmış, Moğol İstilaları Avrupa’ya ulaşmış ve Kıpçakların tartışılmaz hâkimiyetine son vermiş, Şuğdak limanı Selçuklular tarafından zapt edilince ekonomik çöküntü meydana gelmişti. Kıpçaklar artık varoluş mücadelesi veriyorlardı. Moğollar 1227’de İtil Bulgarları üzerine hücum edince Kıpçak yurdu hem doğudan hem kuzeyden kuşatılmış oldu. Moğol Akınlarının en tesirli olduğu savaş Don Nehrinde meydana geldi. 1227’de gerçekleşen Don Nehri savaşında Moğollar Kıpçakları ağır bir mağlubiyete uğrattılar. Üstelik Kıpçak Başbuğu, bu ağır mağlubiyetten sonra öldürülme endişesiyle Kıpçak Başkentine gitmeyip Macarlara sığınmıştı. Moğol İmparatoru Cengiz Han ise bu savaştan kısa bir süre sonra vefat etti. Kıpçak Başbuğunun ülkesine dönmemesi Kıpçaklarda büyük bir yönetim boşluğu oluşturdu. Başbuğ ülkesine geri dönmüyor, bu sebeple yerine yeni bir Başbuğ seçilemiyordu.
Kıpçaklar yönetim boşluğuyla uğraşırken Moğol İstilalarından kaçan İtil Bulgarlarını kalabalık kitleler halinde yurtlarını terk ederek Kıpçak yurduna sığınıyorlardı. Artan Moğol İstilaları ile giderek zayıflayan ve 1237 yılında tamamen yıkılan İtil Bulgar Devletine tabi olan Bulgar Boyları, kalabalık kitleler halinde Kıpçak yurduna sığınmaya başladılar. Zira Avrupa’ya Kıpçaklardan çok daha önce ayak basan ve Kıpçaklar gibi Hun Türkü olan Bulgarlar, bulundukları coğrafyada sığınabilecekleri tek yer olan Kıpçak yurduydu. Bulgar Kültürü, güçlü Kıpçak kültüründen kaçınılmaz olarak etkilenmiş, diliyle, lehçesiyle, toplumsal alışkanlıklarıyla Kıpçaklara benzeyerek Kıpçak toplumu ile kaynaşmışlardır. Bu tarihten sonra İtil Bulgarları tarih sahnesinden silinmiş, Bulgar toplumları da Kıpçak toplumu içerisinde kaybolmuşlardır.
Moğol İstilalarının başkomutanı olan Cengiz Hanın 1227 yılında vefat etmesiyle Moğol İstilalarının ilerlemesi yavaşlamıştı ancak Moğollar artık Doğu Avrupa’ya ulaşmışlardı. Cengiz Han’ın ölümü sonrası vasiyetiyle üzerine toprakları oğulları arasında paylaştırdı. Büyük Oğlu Cuci Han’a da Hazar Denizinin doğusunu (Balkaş Gölü çevresini) vermişti. Cuci Han’dan sonra bu topraklar Büyük Oğlu Orda Han ile Küçük oğlu Batur Han tarafından paylaşıldı. Batur Han, İtil Nehrinin aşağı havzasını kendisine başkent yaptı ve Kıpçakları yıkacak olan Altın Orda Devletini kurdu (1242).

alone.. ☕
|