Çok aşık olmuşluğum hiç yoktu aslında.
Hiç yoktan güvenmişliğim çoktu sevdalara..
Garip,
Senelerce ördüğüm duvarlarım yıkılıyordu en ufak sarsıntıda,
... Güven,
Umut,
Hayal,
Aşk,
Hepsi tek tek yığılıyordu üzerime bir anda.
İki nefesi birbirine karıştırma telaşı taşırken en ücra kuytularımda,
İliklerime kadar işlemişti duyduğum yalanların hırçınlığı kaşla göz arasında.
Temizdim,
Sarıldığım adamların çıkarları dökülmeden önce üzerime..
Uykularımı çaldılar,
Huzursuzluğu yaydılar gecelerime,
Firar etti başımdan aklım,
Gözlerim rezil oldu adımlarının peşinde sürüne sürüne.
Yine de inandım,
Rafa kaldırıp kandırılmışlığımı,
İnandım,
Yeni bir ihaneti koynuma aldım.
Ağlayacaktım tam aynaya baktım,
Alışıktım,
Annemin kokusu kadar ihanete...
Alışıktım işte böyle biçimsiz zamanların üzerime yamalanmasına,
Sarhoş olmaya da öyle.
Alışıktım yani, alışılmamış ne varsa...
Daha önce aynı ağızdan, binlerce farklı kadının kulağına fısıldanmış aşk sözcüklerine inanmaya meyilli...
Üstelik İslamiyet kadar hızlı yayılıyordu, alışkanlıklarımın ruhumu intihara sürükleyen çılgın ateşi..
Alışmıştım biraz da ölememeye aslında.
"Tam da bu yüzden belki diyorum ki, her ihanetin arkasından,
Hadi kızım topla kendi, bir taksi çevir, inan, kan..
Kopsa kıyamet, olsa da her yer kan revan.
Ayağa kalk, koşmaya başla..
Hadi kızım daha çok çelme takacaklar sana.
Topla kendini ve dağıtmalarını izle,
"Acımadı ki" diye bağır arkalarından, alışmışlığını kazısın bakışların her birinin gözlerine.
Şimdi,
Çırılçıplaklığını dola boynuna.
Sevişmeler bir eylem gibi yasak ve zevkli,
Üstelik sevilmeyişin babanın doğumgünü hediyesi."
Nursen Yıldırım
|