Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: ( 0)
HF Ticaret Yüzdesi: ( %)
Ruh Hali
Kan Grubum:
|
Gazneli Mesut Dönemi
Sultan Mesut, Gaznelilerin Sultanlığına geçince önce sınır komşuları ile münasebetlerini yeniden gözden geçirdi. Gazneli Mahmut, komşuları ile iyi ilişkiler kurmayı yeğliyordu. Ancak Sultan Mesut, komşularına karşı daha agresif ve tehditkar bir tutum izledi. Sultan Mesut’un bu tutumu, ilerleyen dönemlerde Gazneliler için menfi gelişmeler hazırlayacaktır. Sultan Mesut, yönetimi eline aldıktan 3 sene sonra (1033), Hindistan coğrafyası üzerindeki hâkimiyetini pekiştirmek ve istikrarını sağlamak amacıyla seferler düzenledi. Bu seferler neticesinde Sarsuti kalesini ele geçirerek bölgedeki hâkimiyetini pekiştirdi.
Sultan Mesut döneminde Gaznelilerin batı sınırlarında yükselen ve güçlenen Selçuklular, hâkimiyet alanlarını giderek genişletiyor ve Türk Dünyasının en büyük Devleti olma yolunda ilerliyordu. Gazneli Mesut, Selçuklular ile münasebetlerini müspet şekilde geliştirmek yerine tehdit ve tahammülsüz bir tavır izlemeye başladı. Selçuklular, bu dönemde İran, Harezm ve uzun süredir Karahanlıların idaresinde olan Maveraünnehir’e hakim hale gelmişlerdi. Selçukluların bu hızlı ilerleyişi Gazneliler ile Selçukluları sınır komşusu haline getirmişti. Selçuklular, aslında önceleri Gazne Devletine tabi durumdaydılar ve Gazne ordusuna asker vermekteydiler. Bölgede yaşayan Türkmenlerle birlikte Horasan’a göç etmiş ve zamanla güçlenerek Harezm ve Maveraünnehir üzerinde hakim hale gelmişlerdi. Selçukluların 1035 yılında, Sultan Mesut’dan izin almadan Horasan’a girmesi Selçuklular ile Gazneliler arasındaki ilk mücadelenin fitilini ateşledi. Sultan Mesut, Selçukluların Horasan’a girmelerine tepki vermemişti ancak Horasan’ı geçip Merv şehrine ilerlemeleri mücadeleyi kaçınılmaz hale getirdi.
Tuğrul ve Çağrı bey idaresindeki Selçuklular, Horasan’a Sultan Mesut’dan izin almadan girdikleri için, o dönemdeki diplomatik nezaket gereği resmi bir mektup göndererek Gazne Devletine bağlılıkları karşılığında Horasan’da oturma ve barınma izni istediler. Sultan Mesut, bu durum karşısında Selçuklulara müsamaha göstermek yerine, giderek daha büyük bir tehdit oluşturmalarını engellemek için ordusunu Selçukluların üzerine sefere gönderdi. Neticesinde Selçuklular ile Gaznelilerin ilk mücadelesi 1035 yılında Nesa şehrinde gerçekleşti. Sultan Mesut, Selçukluların sahip olduğu gücün tam olarak farkında değildi ve gönderdiği ilk ordu başarılı olamadı. Gazne Ordusu, bu mücadelede tam anlamıyla bir bozguna uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun yanında Selçuklular, Gazne Devletine bağlı bir toplum olmaktan çıkmış ve bağımsızlıklarını açıkça ilan etmişlerdi.
Sultan Mesut, yeterince ciddiye almadığı Selçuklular ile mücadelesini kaybedince zorunlu olarak Horasan, Fergana ve Merv şehirlerine Selçukluların ikametlerine müsaade etti. Selçuklular, artık Merv, Horasan ve Fergana şehirlerinde barınarak güçleniyor, çevre bölgelerdeki Türk Boylarının da kendilerine tabi olmasıyla kalabalıklaşmaya başlıyorlardı. Zamanla güçlenen Selçuklular, Nesa galibiyetlerinden üç yıl sonra (1038) Sultan Mesut’dan üç şehirde daha ikamet izni istediler. Sultan Mesut, daha önce olduğu gibi Selçukluların bu talebini de kabul etmeyip bu kez daha güçlü bir orduyla Selçukluların üzerine taarruz etti. Ancak Selçuklular, 3 yıl öncesine göre çok daha güçlü durumdaydılar. Gazne Ordusu, bu mücadelede de mağlup olarak büyük bir hüsran yaşadılar. Sultan Mahmut döneminde hiçbir cephede yenilmeyen muazzam Gazne Ordusu, tam anlamıyla bir devlet bile olamamış Selçuklu Beyliği karşısında Muaffak olamamaktaydı. Sultan Mesut, son mağlubiyetten sonra Selçuklular üzerinde kesin bir hâkimiyet sağlayabilmek için ordusunun tüm imkânlarını kullanarak hazırlıklarına başladı ve bizzat ordusunun başına geçerek yeni bir taarruza hazırlandı. Bu mücadele tarihe Dandanakan Savaşı olarak geçecek, Selçuklu Beyliğinin büyük bir devlet haline gelmesine, Gaznelilerin ise yıkılmasına sebep olacak sürecin başlamasına sebep olacaktır.
Sultan Mesut, 2 yıl süren hazırlıkları neticesinde 1040 yılında ordusunu takviye etmiş, birliklerini güçlendirmiş, çoğunluğu süvarilerden oluşan hızlı hareket kabiliyetine sahip 100 Bin kişilik büyük bir ordu teşekkül ederek savaşa hazırlanmıştı. Bu dönemde de Selçuklular Fergana, Merv ve Horasan şehirlerinde tam anlamıyla yerleşik hale gelerek bölgedeki Türk Boylarını da kendisine tabi hale getirmiş durumdaydı. Kıyaslandığı zaman Gazne Ordusu, Selçuklu Ordusuna nispeten daha kalabalık ve güçlü durumdaydı. Sultan Mesut, 13 Ocak 1040’da yola çıkarak 16 Ocak’ta Nişabur şehrine ulaştı. Sultan Mesut, mücadeleyi Nişabur üzerinden gerçekleştirmeyi düşünüyordu ancak 1038’deki Sarah savaşında ağır tahribata uğrayan Nişabur, hem temiz su hem de erzak sıkıntısı içerisindeydi. Yaşanabilecek olası sıkıntılar üzerine çevre şehirlerden erzak ve su tedarik etmeye çalışsa da yeterli olmayınca Ordusunu Selçukluların kontrolünde bulunan Merv şehrine konuşlandırmaya karar verdi. Selçuklular, ilerleyen kalabalık Gazne Ordusunu yavaşlatmak için vur kaç saldırıları düzenliyor, böylece onları hem yavaşlatıyor hem de hırpalıyordu.
Gazne Ordusu, Selçukluların vur kaç saldırıları neticesinde yavaş ilerleyip yeterli erzak ve su ikmalini yapamadığı için oldukça yorgun düşmüştü. Gazne Ordusu, tüm imkânsızlıklara rağmen Mevr Şehrine ulaşmayı başardılar. Sultan Mesut, mücadeleyi, Merv Şehrinde bulunan Dandanakan kalesine konuşlanarak Savunma taktiği ile yapmayı planlıyordu. Ancak yorgun, aç ve susuz kalmış ordusu, Dandanakan kalesine konuşlanırsa dışarıdan erzak ve su ikmali imkânsız hale gelecekti. Bu sebeple kaleye ulaşmak yerine birkaç kilometre daha güneyde bulunan Su Kuyularına gidip ikmal yaptıktan sonra kaleye geçmeye karar verdi. Gazne Ordusu, Merv’e girdikleri andan itibaren Selçuklu taarruzlarına maruz kalmaktaydı. Üstelik Gazneliler, Su kuyularına ulaşmak istediklerinden ötürü Selçukluların taarruzlarına karşılık veremiyor ve önemli kayıplar veriyorlardı. Gazne Ordusunun su kuyularına ulaşmaya çalıştığını fark eden Selçuklu Ordusu, taarruzlarını daha da şiddetlendirerek Gazne Ordusu yıpratmaya uğraşmaktaydılar. Gazne Ordusu, sayıca üstün olmalarına rağmen susuzluk ve beraberinde getirdiği yorgunlukla mücadele etmek zorunda kalarak Selçukluların taarruzları karşısında etkinliğini kaybetmeye başladılar. Üstelik askerlerin su ihtiyacı hasebiyle ilk amaç Su kuyularına ulaşmak olduğundan Selçuklu taarruzlarına yeteri kadar mukavemette gösterilemiyordu. Bu keşmekeş, Gazne Ordusunun disiplininin bozulmasına sebep oldu. Gazne Ordusunun süvari birlikleri, su kuyularına ulaşmak için düzensizce ilerliyor, Selçuklular ise planlı ve yoğun taarruzlarıyla Gazne Birlikleri üzerinde büyük tahrifatlar veriyordu. Ortaya çıkan bu keşmekeş neticesinde Gazne Ordusu, mağlubiyeti kabul etmek zorunda kalarak düzensiz şekilde geri çekilmeye başladılar. Sultan Mesut ise stratejik hatalarla dolu bu mağlubiyet neticesinde askerlerinin saygısını yitirmişti. Bu sebeple hem Selçuklulardan hem de kendi ordusundan kaçmak zorunda kaldı. Kendisine bağlı az sayıdaki askerle savaş meydanından uzaklaşarak Selçuklulardan kaçmayı başardı. Selçuklular ise zaferden sonra Gazne Şehrine girerek Gazne Devletinin hazinesine el koydu. Savaş Meydanından kaçan Sultan Mesut, Selçukluların Gazne Hazinesine el koyması üzerine duyurmadan Saltanat makamına gelerek Selçuklulardan kalan Devlet Hazinesini yanına alarak Lahor’a gitmek üzere yola çıktı. Ancak henüz yola çıkmışken muhafızları tarafından yakalanarak hapsedildi. Hapiste 7 ay kaldıktan sonra ise yeğeni tarafından öldürüldü (1041).

alone.. ☕
|