1. Rükneddin Mesut Dönemi (1116 – 1155)
1. Mesut, Anadolu Coğrafyasını paylaştığı diğer bir Türk Beyliği olan Danişment Oğulları ile yaptığı ittifak neticesinde saltanat makamına oturabilmişti ancak giderek güçlenen ve Anadolu Selçuklu Devletine karşı üstün duruma gelen Danişment Oğulları, Rüknettin Mesut’a verdikleri destek ile Anadolu Selçuklularını tesir ve etki altına alarak hâkimiyetlerine gölge düşürmüştü. Rükneddin Mesut Han, 26 yıl boyunca Danişment Oğulları’nın himaye ve tesiri altında hükümdarlığını devam ettirdi. Bu süre zarfında varlık gösteremeyen Anadolu Selçuklu Devleti, önemli toprak kayıpları yaşamamış olsa da Anadolu ‘da ki hâkimiyetini güçlendiremedi.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin yeniden güçlenmesi, Danişment Oğulları’nın tesir ve himayesinden kurtulmasından geçiyordu. Buda ancak Danişment Oğulları Bey’inin 1142 yılında vefat etmesi ile mümkün olabildi. Danişment Oğulları Bey’i Mehmet Bey’in 1142 yılında vefat etmesi ve veliahtların saltanat mücadelelerine girişmeleri üzerine Danişment Oğulları’nın boyunduruğundan kurtulan Mesut Han Kastamonu, Ankara, Çankırı, Malatya ve Elbistan’ı zapt ederek Anadolu coğrafyasındaki hâkimiyetini yeniden tahsis etti. Bu hatların daha ilerisinde Haçlı Orduları’nın ileri karakolları bulunuyordu. Suriye-Filistin hattı üzerine gelebilecek olası bir taarruza karşı Malatya ve Göksun kalelerinde konuşlanan Haçlı Orduları üzerine taarruz eden Mesut Han, muvaffak olup kaleleri zapt etmeyi başarsa da Bizans İmparatoru Emanuel’in Başkent Konya’ya taarruz ettiği haberini alınca kalelere yerleşemeden geri dönmek zorunda kaldı.
İmparator Emanuel, mahiyetindeki büyük bir ordu ile birlikte Konya’ya taarruz hareketine girişerek Anadolu Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmayı planlıyordu. Mesut Han, Bizans ordusunu mağlup ederek Başkent’ini korudu. Anadolu Selçuklu Devleti artık daha da güçlenmişti. Mesut Han, Anadolu Üzerindeki hâkimiyetini pekiştirince bölgedeki diğer Türk Beylikleri Anadolu Selçuklularına tabi olmaya başladılar.
Batı Dünyasında Türk Korkusu giderek yükselmeye başlamıştı. Mezhep çatışmaları ve hâkimiyet mücadeleleri içerisine girişerek birbirleri ile savaşan Batı Dünyası, Türk Tehdidinin batıya ulaşmaması için ilk kez bir araya gelmişti. Üstelik Türkler bir araya gelmemelerine ve birbirleri ile mücadele etmelerine rağmen giderek yükselen Türk Tehdidine karşı koyamaz duruma gelmişlerdi. Bizans İmparatoru Emanuel’in Konya mağlubiyeti bu korkuyu daha da alevlendirdi. Üst üste alınan mağlubiyetler Batı Dünyası için gurur meselesi haline gelmişti. Bizans’ın Konya mağlubiyeti sonrası intikam almak için yeniden hazırlanan Haçlı Orduları, yalnızca bir yıl sonra tekrar Anadolu Seferine giriştiler (1147).
Roma-Cermen İmparatoru Konrad’ın bizzat Ordusunun başına geçerek idare ettiği Haçlı Seferi, ancak Eskişehir’e kadar ilerleyebildi. Eskişehir girişinde meydana gelen savaşta Mesut Han, kendilerinden nitelik ve nicelik bakımından çok üstün olan Haçlı Ordusuna büyük bir hezimet yaşattı. Apaçık bir perişanlıkla mağlup olan Haçlı Ordusu İznik’e çekildiğinde ordusunun neredeyse tamamı yok olmuş durumdaydı. Roma-Cermen İmparatoru Konrad ile birlikte yola çıkan ikinci Haçlı Ordusunun başında ise Fransa Kralı St. Louis’in bulunuyordu. St. Louis komutasındaki ikinci Haçlı Kolu da Yalvaç civarına kadar ilerleyebildi. İkinci Haçlı Kolunun sonu daha korkunç oldu. Yalvaç’taki mücadelede Ordusu bozguna uğrayan Fransa Kralı St. Louis savaş alanını terk ederek gemiyle Suriye’ye kaçmak zorunda kaldı. Savaş sonrasında komutansız kalan binlerce Frenk askeri ise geri dönemediler ve büyük bir felaket yaşayarak açlık, hastalık ve sefalet içerisinde sahipsiz kaldılar. Kendilerine uzanabilecek tek müttefik eli olan Bizans ise Savaş sonrasında sahipsiz kalan Frenk askerlerine sahip çıkmayarak büyük bir ihanete imza attı. Haçlı Ordusu’nun içine düştüğü bu durumu gören Selçuklu Ordusu ve Köylüleri kendilerine erzak, ekmek ve yardım dağıtarak büyük bir insanlık ve merhamet örneği gösterdiler. Haçlı İttifakıyla Türkler üzerine taarruz eden Frenkler, üzerlerine hücum etmek için geldikleri Türklerin merhamet ve şefkati, dindaş ve müttefiklerinin ihaneti ve zulmü ile karşı karşıya kalarak hiçbir baskı ve zorlamaya maruz bırakılmadan Müslüman oldular. Batı kaynakları, savaş sonrasında Müslümanlığı kabul eden Frenk askerlerinin sayısını 3.000 olarak belirtilmştir.
Bizzat Haçlı Seferine katılan bir yazar, Yalvaç’ta yaşadıklarını şöyle izah etmiştir ; Ey hıyanetten daha zalim olan merhamet! Türkler şefkat ve iyilikleriyle Haçlıların dinlerini satın aldılar. Üstelik hiçbir zorlama ve baskıya maruz kalmadan.
Rükneddin Mesut Han’ın Haçlılar karşısında kazandığı zaferler İslam âleminde büyük yankı uyandırdı. İslam dünyası ilk kez Büyük Selçuklu Devleti ile Garb âlemine meydan okumuş, Anadolu Selçuklu Devleti ise batının tüm gücüyle seferber ettiği devasa güce sahip Haçlı Ordularını perişan ederek İslam Dünyasını Şahlandırmıştı. Bu tarihten sonra İslam Dünyası’nın önderliğini Anadolu Selçukluları üstlenmiştir. Artık Tüm Dünya’da Türk Demek Müslüman demekti. Abbasi Halifesi, Mesut Han’a Hilat ve Sancak göndererek İslam’ın sancaktarı olduğunu ilan etmiş oldu. Batı artık Anadolu’yu Bizans olarak değil Turchiae (Türkiye) olarak tanımlıyordu. Anadolu toprakları ilk kez bu dönemde Türkiye olarak anılmaya başlanmıştır.
Haçlı zaferlerinden sonra Anadolu’daki hakimiyeti kesinleşmiş olan Mesut Han, Anadolu’da kalan diğer haçlı kalıntılarını da bertaraf ederek Batı’nın Anadolu üzerindeki hakimiyetine ve sonrasında ortaya çıkacak tüm emellerine kesin olarak son verdi. Bir zamanlar himayesinde olduğu Danişment Oğullarını da hakimiyeti altına alarak Anadolu’nun yegane hâkimi durumuna geldi.
Mesut Han, kalan ömrü boyunca Anadolu içlerindeki hâkimiyet bölgelerinin muhafazasını ve kendisine bağlı beyliklerin tabiiyetini sağladı. Hâkimiyeti altındaki bölgelerin toplumsal, dini ve ilmi gelişimini sağlamak amacıyla Medreseler, Han ve Hamamlar ile İmaretler inşa ettirdi. Anadolu artık yalnızca siyasi olarak değil toplumsal olarak ta Anadolu Selçuklu Devletinin yurdu haline geldi. Yaşı oldukça ilerlemiş olan Mesut Han, ölümüne yakın oğlu Kılıç Arslan’ı veliaht ilan etti. 1155 yılında vefat ettiğinde Anadolu artık tartışmasız olarak Türk Yurdu haline gelmişti.

alone.. ☕
|