Yassı Çemen Savaşı (1230)
Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alamettin Keykubat ile Harezmşahlılar hükümdarı Celalettin Harezm arasında giderek artan husumet, Ahlat Kalesi meselesi ile tehdit içeren mektuplaşmalarla hat safhaya ulaşmıştı. Bunun üzerine Sultan Keykubat, ordusunun başına geçerek düşman haline gelen Harezmşah tehdidindi ortadan kaldırmak amacıyla Erzincan üzerine sefere çıktı. Selçuklu taarruzuna hazırlıklı olan Celalettin Harezm, Selçuklu Ordusunu Erzincan yakınlarındaki Yassı Çemen ovasında karşıladı. Harezmşahlılar, her ne kadar güçlü bir devlet geçmişleri olsa da Moğol İstilalarıyla oldukça zayıflamışlardı. Üstelik Türk ve Müslüman olan Harezmşahlılar Devletinin ordusu, kendileri gibi Türk ve Müslüman olan Anadolu Selçukluları ile savaşmaktan kaçınıyorlardı. Anadolu Selçuklu Devleti ise en parlak dönemini yaşıyordu ve Anadolu’nun büyük kısmına hâkim durumdaydı. 1230 yılında meydana gelen Yassı Çemen savaşı sonunda ağır bir yenilgiye uğrayan Harezmşah Hükümdarı Celalettin Harezm, savaşın sonundaki ağır mağlubiyetin üzerine hem düşmanlarından hem de kendi askerlerinden kaçmak zorunda kaldı. Beraberinde kendisine bağlı birkaç asker alabilen Celalettin Harezm, savaş meydanından kaçabilse de kaçış yolunda yolunu kesen atlı hırsızlar tarafından öldürüldü.
Yassı Çemen Savaşı neticesinde Harezmşah Devleti tamamen yıkılmış ve Anadolu Selçuklu Devleti, sınırlarını Ahlât, Bitlis, Van, Malazgirt ve Tiflis’e kadar genişletmişti ancak Harezmşahlıları İç Asya’dan koparıp Anadolu’ya sürükleyen Moğollar ile karşı karşıya gelmelerine sebep olmuştu. Nitekim Harezmşahlıların ortadan kalkmasıyla Yassı Çemen Savaşından 13 yıl sonra gerçekleşen Kösedağ Savaşı ile Moğollar Anadolu’ya girerek Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılma sürecine girmesine sebep olmuştur.
Yassı Çemen Savaşı sonrasında önemli bir tehdit olan Harezmşahlılar ortadan kaldırılmışlardı ancak yeni bir tehdit ortaya çıkmış, Asya içlerinden Anadolu’ya kadar uzanan Moğol İstilaları ile karşı karşıya gelmişlerdi. Moğollar, kalabalık orduları ile talan ve yağmalarla ilerliyor, İç Asya’dan Doğu Avrupa’ya kadar uzanan coğrafyada kendisine karşı koyabilecek bir güç bulunamıyordu. Nihayet Anadolu Hudutlarına dayandıklarında ise karşılarına çıkacak ilk güç olan Harezmşahlı Devleti ve toprakları Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılmış ve sahiplenilmişti. Bu haseple Anadolu Selçuklu Devleti Moğol istilalarıyla karşı karşıya kalmıştı.
Moğol İmparatoru Cengiz Han, Harezmşahlılar ile Selçukluların birleşmesi durumunda Anadolu’ya giremeyecekti. Zira Kadim bir Türk olan Cengiz Han’ın kullandığı savaş stratejileri ve okçu süvarileri Bozkır Savaş Taktikleri ile bu denli başarılı olabiliyordu. Bu taktikleri en iyi kullananlar ise şüphesiz Bozkır’ın en iyi savaşçıları olan Türklerdi. Bu haseple Harezmşahlılar ile Selçuklular’ın ittifak etmesini engelleyen Cengiz Han, Harezmşahlıların yıkılması ile Anadolu’ya ilk taarruzunu gerçekleştirip yağma ve talan faaliyetleri ile Sivas’a kadar ilerlediler. Moğol Saldırısından çok geç haberi olan Alâeddin Keykubat, Ordusu ile Sivas’a doğru yola çıksa da Moğollar geri çekilmişti. Moğol Ordusunu Erzurum’a kadar takip etse de yetişemedi. Moğolların fetih amaçlamayan bu yağma saldırısının Gürcü Kraliçesi Rodusan’ın kışkırtmasıyla ortaya çıktığını öğrenince ise teşkil edilmiş ordularıyla Erzurum’dan Gürcistan’a doğru yola çıkarak Gürcü Sarayını kuşattı ve Gürcü Krallığını ağır bir mağlubiyete uğrattı (1231).
Moğol Ordusu, her ne kadar Anadolu içlerine ilk taarruzunu düzenlemiş olsa da kendisine karşı koyabilecek tek güç olan Selçuklu Türklerinler ve Büyük bir hakan olan Alâeddin Keykubat’dan çekinmekteydi. Alaeddin Keykubat da Moğol Hükümdarı Cengiz Hanın kalabalık ordusundan ve gücünden çekinir durumdaydı. Bu haseple Moğol İstilalarına karşı Eyyübiler ile iyi ilişkiler içerisine girilmişti. Ancak Ermeni Krallığı saldırısından sonra Eyyübi askerlerinin iadesiyle başlayan iyi ilişkiler Ahlât Kalesi meselesinden ötürü bozuldu. Moğol Akınlarına karşı önemli bir savunma hattı olan Ahlât Kalesine sahip olmak isteyen Alâeddin Keykubat bu kaleyi zaptetmişti. Ancak bu kale Eyyübilere bağlı bir beyliğin idaresinde olduğu için Eyyübiler ile Anadolu Selçuklu Devleti arasında anlaşmazlıklar ortaya çıktı. Bu anlaşmazlık üzerine Eyyübi Ordusu kendisine saldırınca Savaş kaçınılmaz hale geldi. Alâeddin Keykubat, Her ne kadar savaşı kazanıp Harput ve Urfa’yı hâkimiyeti altına alsa da olası bir Moğol Saldırısında Eyyübi desteğinden yoksun kalacaktır.
Alâeddin Keykubat, Moğollara karşı güçlü bir ittifak kuramadığı için doğrudan mücadeleden kaçındı. Ancak Moğolların siyasi baskılarına boyun eğmek zorunda kalarak Moğol Hakanı Cengiz Han’ın hâkimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. Yine de gerçekleştirdiği siyasi hamlelerle Anadolu’yu Moğol istilalarından uzak tutmayı başarmıştır.
Alaeddin Keykubat, 1227 yılında vefat ederek yerini oğlu 2. Gıyaseddin Keyhüsrev’e bıraktı.
2. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi (1237 – 1246)
Alâeddin Keykubat’ın yerine saltanat makamına geçen oğlu 2. Gıyaseddin Keyhüsrev, Anadolu Selçuklu Devletini zayıflama ve bölünme sürecine götürdü. Alaeddin Keykubat’ın muhtelif siyasi manevralar ve Askeri becerileriyle birliği ve bütünlüğü korunan Anadolu Selçuklu Devleti, vefatı üzerine devleti zayıf düşürecek sorunlarla yüz yüze kaldı. Moğol akınlarıyla keşmekeşe dönüşmüş olan Kuzey Batı Asya ve Orta Doğu’da yaşayan Türk Toplumları, siyasi bir birlik içerisinde idare edilemediği için kalabalık kitleler halinde Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardı. Bu kalabalık göçler Anadolu’daki siyasi ve toplumsal yapıyı derinden sarstı. Göç ettikleri bölgelerdeki siyasi yapılarını ve dini inançlarını Anadolu Coğrafyası içerisinde de devam ettirmeye çalışan Göçebe Türk Toplumları ve Anadolu’da bulunan yerleşik Türkler birbirleri ile ihtilafa düşerek toplumsal çatışmalar içerisine girdiler. Zira Anadolu Türkmenleri Ehli Sünnet inanışına itibar ediyor, ancak İç Asya ve Orta Doğu bölgesinden göç eden Türkmenler Batınilik İnanışı ve İslamiyet öncesi dönemlerden kalma Tek Tanrı (Şamanizm) inanışlarının tesirinde motiflerden oluşan bir inanç taşıyorlardı. Bu iki toplumun yoğun göçlerle Anadolu’da bir araya gelmeleri yoğun mezhep çatışmaları ve hâkimiyet mücadelelerine neden oldu.
Kontrolden çıkan iç mücadeleler Anadolu Selçuklu Devletinin hâkimiyet altına aldığı bölgelerdeki otoritesini derinden sarstı. Ortaya çıkan bu kargaşa hem Merkezi otoriteye olan itibarı zayıflatıyor hem de Anadolu Selçuklu Devleti’nin temel gücü olan Selçuklu Ordusunun içerisinde de benzeri sorunların ortaya çıkmasına neden oluyordu. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev, bu ayaklanmaları bastırmakta muvaffak olamayınca hem Saltanat makamında hem de Orduda huzursuzluklar meydana gelmeye başladı. Bu durumdan istifade eden baş vezir “Saadettin Köpek”, tecrübesiz hakanı yönlendirerek inisiyatifi ele geçirmeye başladı. Saadettin Köpek, bu keşmekeşte yerleşik durumda bulunan Anadolu Türkmenlerini koruyup Mezopotamya bölgesinden gelen Büyük Selçuklu Devleti’ne tabi Göçebe Türkmenler üzerinde baskı kurunca Göçebe Türkmenler dışlanıp yoksulluğa sürüklendiler. Kendilerine kışlak ve yaylak verilmeyen, yerleşik Anadolu Türkmenleri tarafından da kabul edilmeyen Göçebe Türkmenler, Batınilik hareketine mensup Baba İlyas ve halefi Baba İshak etrafında toplanarak Merkezi Otorite ile mücadele içine giriştiler. Tarihe Babai Ayaklanması olarak geçen bu hadise de Baba İlyas liderliğinde örgütlenen Göçebe Türkmenler başkent Konya’ya yürüyünce 2. Gıyaseddin Keyhüsrev Konya’yı terk etti. Sultanın saltanat makamından kaçması kendisine olan saygıyı ve itibarı daha da zedeledi. Babai Ayaklanması nihayet kanlı önlemlerle bastırılmış olsa da Anadolu Selçuklu Devletinin idari, toplumsal ve askeri açıdan zayıf düşmesine sebep oldu (1240).
Babai İsyanı kanlı şekilde de olsa bastırılmıştı ancak Devletin zayıflaması komşu ve düşman devletler için büyük bir fırsat teşkil ediyordu. Bu fırsatı ilk değerlendirenler Moğollar oldu. Tarihe “Kösedağ Savaşı” olarak geçecek bu mücadele Moğol Ordusu önce Erzurum’a girdi. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğol ordusu’nun ilerleyişini önlemek için Sivas’a geçti ve Anadolu Selçuklu Devletinin yıkımını hazırlayan Kösedağ Savaşında karşı karşıya geldiler.

alone.. ☕
|