Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #10
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart

Anadolu Selçuklu Devletinin Zayıflaması ve Yıkılması
Türk Dünyasının en büyük devleti haline gelen Anadolu Selçuklu Devleti, Babai isyanı ve Moğol istilaları sonrasında zayıflamış, merkezi idare itibarsızlaşarak devlet idaresi ortadan kalkmıştı. Kösedağ Savaşı sonrasında Moğolların hâkimiyetini kabul etmek zorunda kalan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev, devlet idaresini de Veziri Şemseddin İsfahani’ye bırakmış, devlet büsbütün hükümdarsız kalmıştı. Zira Moğollar, Selçuklu vilayetlerini kendi atadığı valilerle yönetmekteydi ve Selçuklu Devletinin Anadolu Coğrafyası üzerinde bir hâkimiyeti kalmamıştı.

2. Gıyaseddin Keyhüsrev, 1246 yılında vefat edince saltanat mücadelesi baş gösterdi. Her ne kadar hükümdarın hâkimiyeti söz konusu olmasa ve devlet açıkça Moğolların hükümdarlığını kabul etseler de göstermelikte olsa hükümdar olabilmek için mücadele eden veliahtlar saltanat mücadelesi içerisine giriştiler. Gıyaseddin Keyhüsrev’in yerine tahta ilk çıkan isim oğlu 2. İzzeddin Keykavus oldu. İzzeddin Keykavus, babası gibi Moğol Hükümdarlığını kabul ediyordu ve Moğol Hükümdarının desteğini alarak tahta geçmişti. Ancak diğer kardeşleri Rükneddin Kılıç Arslan ve Alâeddin Keykubat ağabeyleri İzzeddin Keykavus’un hükümdarlığını kabul etmeyince vezir Celaleddin Karatay, ülkeyi üç kardeş arasında paylaştırmak zorunda kaldı. İzzeddin Keykavus Büyük Sultan oldu, Rükneddin Kılıç Arslan ve Alâeddin Keykubat’da Büyük Sultana tabi olarak ülkenin doğu ve batı bölgelerinin hükümdarı ilan edildi (1249).

Vezir Celaleddin Karatay’ın ortaya çıkarttığı ve devamlılığını sağladığı bu yönetim sistemi 5 yıl boyunca devam etti. Bu süre zarfında Moğol Zulmü artarak devam etti. Her ne kadar üç kardeşin ortak olarak idare ettikleri bu yönetim sistemi Anadolu Selçuklu Devletini yeniden güçlendirmese de kardeşler arasındaki mücadeleyi sona erdirmişti. Ancak Vezir Celaleddin Karatay’ın ve ardından kısa bir süre sonra da Alaeddin Keykubat’ın vefat etmesi üzerine taht varisi olarak kalan 2. İzzeddin Keykavus ve 4. Rükneddin Kılıç Arslan yeniden saltanat mücadelesi içerisine giriştiler (1254). Bu mücadele neticesinde ülke ikiye bölündü ve iki kardeş doğu ve batı bölgelerinde kendi hâkimiyetlerini ilan ettiler.

Selçuklular, saltanat mücadeleleri, kardeş kavgaları ve Moğol zulmü altında varoluş mücadelesi sürdürürken Moğollar, Selçukluların tekrar güçlenmesini önlemek için görevlendirdikleri devlet adamlarını Selçuklulara Vezir olarak atıyordu. Bu vezirlerden biri de Muineddin Süleyman Pervane idi. Pervane, iç karışıklıklar ve mücadelelerle boğuşan Saltanat makamında giderek söz sahibi oluyor, ülkenin idaresini Moğolların talimatlarıyla yönetiyordu. Tahta geçen veliahtların Devletin idaresinde başarısız olmasıyla giderek güç kazanan ve ülkeyi tek başına yönetmeye başlayan Pervane, saltanat makamında bulunan 4. Kılıç Arslan’ı öldürterek yerine çocuk yaştaki oğlu 3. Gıyaseddin Keyhüsrev’i tahta geçirdi (1266).

3. Gıyaseddin Keyhüsrev, çocuk yaştaydı ve devleti idare edemeyecek durumdaydı. Bu durumdan istifade eden Pervane, devletin idaresini tamamen ele geçirdi. Önceleri Moğolların desteğiyle Vezir tayin edilen Pervane, bir taraftan makamını koruyabilmek için Moğollara yakınlık gösteriyor, diğer yandan Anadolu’daki Moğol hâkimiyetine son vermek için çaba sarf ediyordu. Ancak Moğolların istekleri giderek ağırlaşıyor, karşılanması mümkün olmayan taleplere dönüşüyordu. Pervane, Moğol baskılarını sona erdirmek için bazı Anadolu Beyleri ile münasebetlere girişmişti. Bu münasebetleri geliştirerek şartların olgunlaşması ile Moğollara karşı büyük bir isyan hazırlamak ve Anadolu Selçuklularını Moğol hâkimiyetinden kurtarmak niyetindeydi. Diğer taraftan da Moğol Hükümdarı ile görüşmelerde yapan Pervane, Moğol Hükümdarı Abaka ile son yaptığı görüşme sonrasında, Moğol İsyanı hazırlıkları için münasebet kurduğu Anadolu Beyliklerinden Hatıroğulları Beyi Şerafeddin, Pervane’nin Moğol Hükümdarı Abaka ile görüşmesine hiddetlendi. Pervane ile Şerafeddin Bey arasında yaşanan anlaşmazlık neticesinde Hatıroğulları beyi Şerafeddin Saltanat makamı olan Kayseri’ye girdi. Pervane, Şerafeddin Bey’in Kayseri’ye girmesi üzerine yine iki taraflı oynayarak Abaka Han’dan destek istedi. Hatıroğlu Şerafeddin Bey, Abaka Han’ın ordularının Kayseri’ye girmesi ile kendisine destek veren beylerin ihaneti neticesinde şehirden kaçmak zorunda kaldı (1276).

Moğol Baskıları neticesinde ayaklanan bir diğer beylikte Karamanoğulları’ydı. Karamoğulları Beyliği Moğol Baskıları neticesinde baş kaldırmış, Moğol ordularının baskılarına rağmen itaat altına alınamamıştı. Kayseri’ye geri dönen Pervane ise Hatıroğlu İsyanına katılanları tespit ve tevkif etmekle uğraşmaktaydı. Diğer yandan Moğol zulmü altında eza çeken Anadolu Beylikleri, giderek güçlenen Memluklu Devleti Sultanı Baybars’ı davet ediyor, Moğollara karşı mücadele etmesi için çaba sarf ediyordu. Memluklu Sultanı Baybars, Hatıroğlu Şerafeddin Bey’in maruz kaldığı kötü muamele ve ihanetlere çok üzülmüştü. Anadolu Bey’lerinin ısrarlı davetleri üzerine Kayseri seferine çıkan Baybars, 1277 yılında Kayseri’ye doğru yola çıktı. Elbistan bölgesinde Moğol İlhanlı Ordusu ile karşılaşan Baybars, İlhanlıları yenerek Kayseri’ye girdi. Ancak Pervane, ikili oyunlarıyla Moğol yanlısı siyaset gütmeye devam edince geri dönerek Anadolu Selçukluları ile Moğolları tekrar karşı karşıya bıraktı.

Pervane, hem Moğol Yanlısı, hem de Moğol Karşıtı faaliyetler yürüterek saltanat makamını koruyor, Moğollar üstün geldiğinde Moğolların yanında yer alıyor, içeride de Moğol Karşıtı faaliyetler yürüterek Moğol zulmü altında ezilen beylikleri kendi etrafında topluyordu. Ancak Pervane’nin bu politikası ortaya çıkınca bizzat Moğol hükümdarı Abaka tarafından öldürüldü. Ordusu Elbistan’da bozguna uğratılan Moğol İlhanlı Hükümdarı Abaka Han, Elbistan’a gelerek savaş meydanında öldürülen askerlerini görünce ağlamıştı. Hıncını Anadolu Türkmenlerinden çıkaran Abaka Han, Kayseri’ye girerek 200 Bin Müslümanı öldürdü. Hesap sormak için Pervane’yi arasa da bulamayınca ordusu ile birlikte Şebinkarahisar’a kadar sefere çıktı. Bu seferde yoluna çıkan çiftçi, asker, köylü herkesi katletti. Tarih kaynaklarındaki tahminlere göre bu seferde 400 Bin’in üzerinde Türkmen Köylü öldürüldü. Nihayet Pervane’yi bulan Abaka Han, onu Kayseri’ye götürdü ve hapsettirdi. Memluklu Sultanı Baybars da Pervane’nin ikili oynadığını görüp kendisine gönderdiği gizli mektupları Abaka Han’a iletti. Tüm yalanları ortaya çıkan Pervane, yaptıklarını itiraf edince ise Abaka Han tarafından öldürüldü (1277).

Bu tarihten sonra Anadolu Selçuklu Devleti için yıkılma süreci hız kazandı. Anadolu artık Moğol Kökenli İlhanlı Ordularının istilaları, baskı ve zulümleri altında ezilmekteydiler. Saltanat makamına geçen hükümdarlar ise bu duruma karşı koyamayarak çaresizce hareket ediyorlardı. Anadolu artık bir devlet olarak değil irili ufaklı Derebeylikler ve Beyliklerle idare edilir duruma geldi. Son temsili hükümdar olan 2. Mesut Han’ın vefat etmesinden sonra ise ortada saltanat ya da devlet kalmadığı için veliaht çıkmamış, Anadolu Selçuklu Devleti resmen ve fiilen sona ermiştir (1308).






alone.. ☕
  Alıntı