Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #1
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart Harzemşahlar

Harzemşahlar, Harezm olarak anılan Aral Gölünün güneyi ile İran’ın Kuzey Doğu bölgesinde hüküm sürmüş, 1091 yılında temelleri atılarak 1138 yılında Bağımsızlığına kavuşmuş, 1231 yılında Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılarak Anadolu Halkları içerisine kaynaşmıştır.

Harzemşahlar, Harezm olarak anılan Aral Gölünün güneyi ile İran’ın Kuzey Doğu bölgesinde hüküm sürmüş, 1091 yılında temelleri atılarak 1138 yılında Bağımsızlığına kavuşmuş, 1231 yılında Anadolu Selçuklu Devleti tarafından yıkılarak Anadolu Halkları içerisine kaynaşmıştır.

Harzemşahlar Devletinin Kuruluşu
Harezm Bölgesi, Büyük Selçuklu Devletinin hâkimiyeti altında bulunan ve Selçuklu Sultanlarının atadığı valilerce yönetilen önemli bir ticaret kentiydi. Harzemşahlar Devletinin atası kabul edilen Anuş Tigin, Harezm’li bir Türk genci olarak Selçuklu Emirlerinden Bilge Tigin tarafından esir olarak alınıp Selçuklu Sarayında eğitim ve terbiye görmeye başladı. Burada bahsedilen esaret aslında Selçuklu Devletinin devlet adamı yetiştirme politikasından ibarettir. Zamanla Osmanlı Devletinde Devşirme Sistemi ile karşımıza çıkan bu uygulama ile çocuk yaşta alınan sağlıklı ve yetenekli Türk Gençleri, saray eğitimi, devlet adamlığı ve siyasi ilimlerle donatılarak devletin önemli mevkilerinde görevlendirilmekteydi. Bu minval ile Selçuklu Sarayında hizmetkâr olarak görev alan Anuş Tigin, zamanla yükselerek Taştdarlık vazifesi almış ve Sultanın abdest alması ve elini yıkaması için ibrikçiliğini yapmaya başlamıştı. İbrikçilik ile başlayan saray vazifesi zamanla devlet mertebelerinde görevler alarak yükselmesiyle devam etti. Devlet işlerindeki başarısı ve zekâsıyla yükselerek çocuk yaşta Bilge Tigin tarafından esir alındığı Harezm’e vali olarak atandı (1092). Bu tarihten sonra Harzemşahlar Devletinin müstakbel sultanları olacak Harezm valileri Anuş Tigin’in soyundan gelmiştir. Bu sebeple Anuş Tigin, Harzemşahlar Devletinin kurucusu ve saltanat atası olarak kabul edilmektedir.

Harezm bölgesi, Büyük Selçuklu Devletine bağlı bir vilayet olarak valiler tarafından yönetilmekteydi. Ancak Selçuklu Devleti, 1092 yılında bölünmelere maruz kalmış ve zayıflamıştı. Yaşanan bölünmeler sonucunda Irak-İran hattında hâkimiyetini devam ettiren Büyük Selçuklu Devleti, Harezm bölgesine atadığı vali ile bu bölgeyi uzaktan yönetmekteydi. Anuş Tigin döneminden sonra Harezm’in idaresi Anuş Tigin soyundan devam etmiş, bunun bir sonucu olarak da Anuş Tigin ailesi Harezm bölgesini saltanatı ile idare ederek Harzemşahlar devletinin temellerini atmıştır. Anuş Tigin, Harezm valiliği görevini başarıyla ifa etmiş, zor zamanlar yaşayan Büyük Selçuklu Devletine bağlı kalarak halkının saygısını ve itaatini kazanmıştı. Bunu gören Selçuklu Sultanı Sencer, Anuş Tigin’in vefatından sonra yerine oğlu Kudbeddin Muhammed’i Harezm valisi olarak atadı (1097).

Kudbeddin Muhammed Dönemi (1097 - 1127)
Anuş Tigin’in vefatından sonra Selçuklu Sultanı Sencer tarafından Harezm valisi olarak atanan Kudbeddin Muhammed de babası gibi Selçuklu Sarayında yetişmiş, saray terbiyesi ve devlet idareciliği ilimleri almış, gösterdiği başarılar ile babası gibi göz doldurarak yükselmişti. Anuş Tigin’in vefatı üzerine Harezm valisi olarak atanan Kudbeddin Muhammed, halkına adil ve hakkaniyetle davranarak Harezm halkının saygısını ve itibarını kazandı. Bu haseple Harezm eşrafı, Kudbeddin Muhammed’i tartışmasız bir lider olarak görmeye başlamışlardı. Selçuklu Devleti ile gelişen ticaret de Harezm halkını ekonomik olarak kalkındırmış, müreffeh bir yaşam süren Harezm halkı da Valileri Kudbeddin Muhammed’e bağlı kalmışlardı. Kudbeddin Muhammed döneminde zor günler yaşamakta olan Büyük Selçuklu Devleti, bölgedeki siyasi tezahürler hasebiyle Harezm bölgesini uzaktan idare etmekte, rüştünü ispatlamış ve sadık bir vali olan Kudbeddin Muhammed de merkezi idareden doğrudan talimat almadan Harezm bölgesinin idaresini üstlenmekteydi. Dolayısıyla Harezm bölgesi, yarı bağımsız olarak yönetilmekte ancak Büyük Selçuklu Devletine bağlı kalmaktaydı. Kudbeddin Muhammed, bu vazifesini 30 yıl gibi uzun bir süre başarıyla ifa edip 1127 yılında vefat etti. Selçuklu Sultanı Sencer, beklendiği üzere yerine yine sarayda yetişmiş ve eğitim görmüş olan Kudbeddin Muhammed’in oğlu Atsız’ı Harezm valisi olarak tayin etti.

Atsız Dönemi (1127 – 1156)
Atsız, babası ve dedesi gibi Selçuklu Sarayında yetişmiş, ilim ve devlet işlerinde gördüğü eğitim ile göz doldurarak yüksek mevkilerde görev alabilmek için rüştünü ispat etmişti. Öyle ki muvaffakiyet ve bağlılığı hasebiyle bizzat Sultan Sencer’in teveccühlerine mazhar olmuştu. Bu minvalde babası Kudbeddin Muhammed’in yerine Harezm valisi olarak atanan Atsız, kısa süre içerisinde Harezm halkının öteden beri gelen bağlılık ve saygısını edinerek tıpkı babası ve dedesi gibi saygın bir lider olarak karşılandı. Başarılı devlet adamlığının yanı sıra güçlü bir kumandan olan Atsız, Harezm’de teşkil ettiği ordu ile Sencer’in ordusunda görev alarak pek çok başarısında büyük pay sahibi olmuştur.

Atsız, her ne kadar vali sıfatını taşıyor ise de Harezm halkı, Anuş Tigin döneminden itibaren 35 yıl boyunca idaresi altında olduğu silsileye yüksek bağlılık ve sadakat gösteriyor, bu haseple kendisini sadece bir vali değil, tartışmasız bir lider ve sultan olarak görüyordu. Üstelik babası Kudbeddin Muhammed, Selçuklu Sultanına bağlılığı ve kendisine duyulan güvenle yarı bağımsız olarak hareket etmeye başlamıştı. Bu bakımdan kendisi de Harezm bölgesinin idaresinde oldukça yüksek yetkilere sahipti. Ancak Asız, babası ve dedesi gibi Selçuklu Sultanına kayıtsız şartsız bağlı kalmayıp bağımsız hareket etmeye, hatta Selçuklu Sultanını karşısına almaya niyetlenmişti. Harezm halkının kendisine bağlılığından istifade ederek Büyük Selçuklu Devletinin zayıflamasından istifade etmek amacıyla giriştiği bu bağımsızlık hareketi neticesinde kendisine bağlı güçlerle Cend ve Mangışlak bölgelerine taarruz ederek hakimiyet alanına dâhil etti. Atsız’ın bu başına buyruk hareketi Sultan Sencer’i çok kızdırdı. Sencer, kendisini tenkit ve ikaz edince ise ortaya çıkan sürtüşme neticesinde fevri bir hareketle Büyük Selçuklu Devletine bağlılığını ortadan kaldırarak kendisini Sultan ilan etti. Atsız’ın bu eylemi HarzemşahlarDevletinin fiilen kurulması anlamına geliyordu (1138).

Sultan Sencer, Atsız’ın bu eylemi karşısında Harezm bölgesinin hâkimiyetini kaybetmemek için bizzat ordusunun başına geçerek Atsız üzerine yürüdü. Atsız’ın bu ilk bağımsızlık denemesi başarısızlıkla sonuçlandı. Büyük Selçuklu Devleti, her ne kadar zayıflamış ve zor günler geçiriyor olsa bile Sultan Sencer ordusunun başına geçerek Atsız’ın ordularını bozguna uğratarak Harezm bölgesini yeniden ilhak etti. Atsız’ın yerine Süleyman Bin muhammed’i vali tayin ederek Merv’e geri döndü.
Süleyman Bin Muhammed, Harezm halkının Atsız’a bağlılık ve desteğini ortadan kaldırmak için Atsız’ı destekleyen zümreler üzerinde ağır baskılar kurarak halkın tepkisini üzerine çekti. Anuş Tigin döneminden beri devam eden müreffeh ve huzurlu yaşamları bir anda bozulan ve bağımsızlık denemeleri sükûtu hayalle sonuçlanan Harezm Halkı Süleyman Bin Muhammed’e karşı bağlılık göstermeyince Atsız’ın hâkimiyeti yeniden ele geçirmesi zor olmadı. 1140 yılında Süleyman Bin Muhammed’i indirerek yeniden Harezm’in idaresini eline aldı. Ancak Sultan Sencer’in taarruzundan çekindiği için bağımsızlık iddiasından vazgeçerek Sencer’e bağlılığını bildirdi. Bu bağlılık da uzun sürmedi. Sultan Sencer, Karahıtaylılarla giriştiği mücadelede mağlup olunca ordusu ile Merv’i kuşatarak Büyük Selçuklu Devletini tümüyle ele geçirmeye teşebbüs etti (1141). Sultan Sencer, Merv’in kuşatılması üzerine Horasan’a çekilmek zorunda kalmıştı. Atsız da zaferini pekiştirmek için Nişabur’a taarruz etti ve burayı da hâkimiyeti altına aldı (1142). Hâkimiyetini pekiştirmek için adına hutbeler okuttu ve kendisini Büyük Selçuklu Devletinin hükümdarı olarak görmeye başladı.

Sultan Sencer, Horasan’da bulunduğu dönemde ordusunu ve iktidarını güçlendirip yeniden ortaya çıktı. Atsız, Sencer’in kuvvetlerinden çekinerek Merv’i terk etti ve yeniden Sultan Sencer’e bağlılığını bildirdi. Atsız, fırsatını buldukça Sencer’i mağlup etmeye çalışıyor, başaramayınca ise bağlılığını bildirerek sulh yapmaya çalışıyordu. Sencer, bu sorunu tamamen ortadan kaldırmak için Atsız’ın bağlılığını kabul etmeyerek Harezm şehrine taarruza geçti. Harezm’in en stratejik noktası olan Hazarasp kalesini fethedince Atsız’ın saltanat merkezi olan Gürgane’nin düşmesi ve Sencer’in zaferi kaçınılmaz hale gelmişti. Atsız yine kendisine bağlılığını bildirerek Sulh yapmayı teklif etti. Sencer, bu teklifi kabul etmeyince Harezm bölgesinin saygın din adamlarından birinin Müslüman kanı dökülmemesi için rica etmesi üzerine taarruzu yarıda bırakıp Atsız’ın bağlılığını kabul ederek geri döndü. Atsız yine Sencer’e mağlup olup yine bağlılığını bildirerek Harezm bölgesinin idaresini elinde tutmayı başardı.

Atsız, Sencer’in son taarruzundan sonra uzun bir süre Selçuklu Tehdidine maruz kalmadı. Zira Sultan Sencer, devletinin diğer sorunlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı ve Harezm bölgesinin idaresi, Sencer tarafından tanınmasa da fiilen bağımsız olarak varlığını devam ettirdi. Atsız, 1156 yılında vefat etti ve yerine kardeşinin oğlu İlarslan geçti.






alone.. ☕
  Alıntı

Baby Üyenin Son 5 Konusu
Baslik Kategori Son Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj
Bayindirlik, ulaştirma, sağlik ve tip alanindaki... Cumhuriyet Tarihi Baby 0 656 13.Ekim.2018 14:55
Milli Dış Politikanın Dayandığı Temel İlkeler Cumhuriyet Tarihi Baby 0 512 13.Ekim.2018 14:53
1923-1930 Arası Dış Politika Cumhuriyet Tarihi Baby 0 507 13.Ekim.2018 14:47
Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne Girişi Cumhuriyet Tarihi Baby 0 524 13.Ekim.2018 14:45
Balkan Antantı Cumhuriyet Tarihi Baby 0 509 13.Ekim.2018 14:43