Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: ( 0)
HF Ticaret Yüzdesi: ( %)
Ruh Hali
Kan Grubum:
|
Celaleddin Dönemi (1220 – 1231)
Celaleddin, büyük bir İmparatorluk haline gelmiş olan Harzemşahlar Devletini tarumar ve perişan bir halde devraldı. Babası Muhammed Han, veliaht olarak büyük oğlu Uzluğşah’ı ilan etmişti. Bu sebeple Harzemşah ordusunun komutanları ve devletin ileri gelenleri Ağabeyi Uzluğşah’ın hükümdar olmasını destekliyordu. Celaleddin, babasından kalan saltanat makamına geçmek için kendisine verilmiş olan Gazne’den Ürgenç’e geçti. Ancak Cengiz Han’ın oğulları Çağatay ve Ögeday’ın orduları 1221’de Ürgenç’i kuşatınca, ordu komutanlarının ağabeyi Uzluğşah’ı desteklemesi sebebiyle kendilerine ihanet edebileceği düşüncesiyle Moğol Ordusu ile savaşmak yerine kendisine bağlı ordusuyla birlikte Afganistan’a geçti. Buradan da Gazne’ye geçerek teşekkül ettiği orduyla birlikte Cengiz Han’ın ordularına karşı mücadele etmeye hazırlandı.
Celaleddin Harzemşah, Gazne’de 30 Bin kişilik bir ordu hazırlayarak Cengiz Han’ın güçlü komutanlarından biri olan Kutugu Noyan’ın ordusu ile mücadeleye girişti ve bir kez daha Moğollara karşı zafer elde etti. Celaleddin Harzemşah, Moğollara karşı üst üste kazandığı zaferlerle Cengiz Han’ın ordusunun yenilmezliğini sona erdirmiş, muazzam Moğol Ordusuna karşı kazanabilen tek hükümdar ve kumandan olmuştur.
Celaleddin Harzemşah, Gazne’de aldığı galibiyetten sonra Moğol ordularının kontrolünde olan Herat’a girerek burada konuşlandırılmış olan Moğol Ordusunu bozguna uğratarak kenti Moğolların elinden almayı başardı. Mağlup olan Elçigidey Noyan, Herat’dan çıkarak daha güçlü bir orduyla tekrar geri döndü. Tam altı ay süren bu mücadele de Moğol ordusuna karşı destansı bir mücadele vererek altı ayın sonunda Herat’ı Moğollara bırakmak zorunda kaldı.
Cengiz Han, ordusunun yenilmezliğini ve kudretini gölgeleyen, ordularına karşı muvaffak olabilen tek hükümdar olan Celaleddin Harzemşah’ı mağlup etmek için bizzat ordusunun başına geçti Gazne’ye doğru yola çıktı. Harzemşahlar bu süre zarfında Uzluğşah’ı hükümdar kabul etseler de ortada bir imparatorluk ya da bağımsız bir devlet söz konusu değildi. Zira Harezm ve diğer Harzemşah kentleri Moğol istilalarıyla talan olmuş durumdaydı. Sultanlık makamına bağlı olan ordular ise Moğol istilalarından uzak bölgelerde konuşlanıyor ve ancak saltanat makamını koruyabiliyorlardı. Celaleddin Harzemşah, Moğollara karşı kazandığı büyük başarılara rağmen Harzemşahlar ordusunun desteğini göremedi. Uzluğşah’ın hükümdarlığında ısrar eden Harzemşah ordu kumandanları ve devlet adamları Celaleddin Harzemşah’ı desteklemeyerek Harzemşahların sonunu getiren Moğol istilalarına karşı daha da zayıf düştüler. Harezm ordularının desteğini alamayan Celaleddin Harzemşah, Gazne’yi terk ederek 50 Bin kişilik ordusu ve kendisine bağlı olan halklarla birlikte kalabalık bir kafile halinde çileli bir göç yolculuğuna girişerek Gazne’den Hinditan’a doğru göç etti. 50 Bin neferlik ordusu ve onbinlerce Gazne Türkü yurtlarını terk ederek göç yoluna düştüler. Ancak bizzat Cengiz Han’ın komuta ettiği Moğol orduları yola çıkmışlardı. Ağır yükleri ve kalabalık kitlelerle birlikte yola düşen Gazne ordusu ve Halkı çok yavaş ilerliyor, tamamı süvari birliklerinden oluşan Moğol ordusu ise hızla yaklaşıyordu.
Celaleddin Harzemşah, kendisini takip eden Moğol ordusundan ancak İndus nehri civarına kadar kaçabildi. Moğol ordusunun yaklaştığını öğrenen Celaleddin, ordusunu İndus Nehrinin karşı tarafına geçerek savunma pozisyonu aldı. Ancak ağır yükleri ile dağınık şekilde ilerleyebilen Gazne Halkı, yavaş hareket ediyor ve savunma hattının arkasına geçemiyor, geçebilenler ise hemen ordunun arka cenahında bulunduklarından ordunun manevra ve hareket kabiliyetini ortadan kaldırıyordu. Moğol ordusu, Nehre ulaştığında çevreye dağılmış olan silahsız Gazne Halkı’nı kılıçtan geçirerek korkunç bir katliama imza attılar. Halkı gözlerinin önünde katledilen Celaleddin, savaş stratejilerini değiştirerek taarruza geçince zaten çok kalabalık olan Moğol ordusu karşısında direnemeyerek mağlup düştü. Cengiz Han’ın imza attığı bu katliam öyle korkunçtu ki Celaleddin Harzemşah, kendi oğullarını ve cariyelerini Moğolların eline geçmemesi için öldürmüş, güç imkânlarla kurduğu ordusundan geriye kalan küçük bir birlik ile savaş meydanını terk etmek zorunda kalmıştır. Moğol Ordusu, Celaleddin Harzemşah’ın ordularını mağlup ettikten sonra burada bulunan tüm sivil halkı çocuk, yaşlı, kadın demeden vahşice katlederek vahşiliğini bir kez daha kanıtlamış, Moğol tarihine kara bir sayfa daha eklemiştir (1221).
Ağabeyi Uzluğşah ve Harzemşahlar’dan destek göremeyen Celaleddin, Moğol mağlubiyeti sonrasında gücünü toparlayabilmek amacıyla bölgede güçlü bir hâkimiyet kurmuş olan Türk asıllı Delhi Sultanlığına sığındı ve Delhi Sultanı İltutmuş’a himayesi altına girmek istediğini iletti. Ancak İltutmuş Bağdat halifesi ile iyi ilişkiler içerisindeydi ve Hilafet makamı, her ne kadar Yıkılmış ve hâkimiyetlerini kaybetmiş olsalar da hilafet makamının koruyuculuğunu üstlenmiş olan Harzemşahların hükümdarının Celaleddin Harzemşah ile mücadelesi hasebiyle İltutmuş’a Celaleddin’e destek vermemesi için telkinde bulunmuştu. Delhi Sultanlığı tarafından kabul edilmeyen Celaleddin Harzemşah, tekrar güçlenebilmek için Hint-Türk karışımı bir toplum olan Hoharlar ile anlaşarak Mutan’da hükümdarlık kurmuş olan Nasiruddin Kabaça üzerine hücum ettiler. Mutan bölgesini hâkimiyeti altına alarak buradan güneye doğru inip Delhi Sultanlığına bağlı olan Sind ve Kuzey Gücerat bölgelerini doğru ilerlediler. Delhi Sultanı İltutmuş, Cengiz Han’ın taarruzuna hazırlandığı ve mukavemetlerinin zayıflamasından çekindiği için Celaleddin Harzemşah’ın taarruzlarına sessiz kaldı. Celaleddin Harzemşah, Mutan-Sind-Gücerat bölgelerinde üç yıl kalarak ordusunu güçlendirdi.
1224 yılında Moğol tehdidin şiddeti azalmıştı. Bunun üzerine Celaleddin Harzemşah, dağılmış ve yıpranmış olan saltanat makamına sahip çıkmak ve Harzemşahlar devletini yeniden ayağa kaldırabilmek ümidiyle Harezm’e doğru yola çıktı. Ancak Harezm Moğol talanlarıyla yerle bir olmuş, nüfusu azalmış, şehirleri savunacak asker kalmadığı gibi bir zamanlar Harzemşahlar Devletinin başkenti olan bu topraklarda tebaa olarak görülebilecek bir halk da kalmamıştı. Yerli halkın çoğu Moğol istilacılar tarafından öldürülmüş, kalanlar ise göç etmek zorunda kalmış, neticede Harezm bölgesi bir kent olmaktan çıkmıştı. Zira Harzemşahların hükümdarı olan Ağabeyi Uzluğşah’da buraları terk ederek Pırşah ve Irak Acem bölgelerine yerleşmişti.
Celaleddin Harzemşah, Harezm’i arkasında bırakarak İran’a geçti. Yeniden güç kazanabilmek ve müttefik edinmek için bölgenin önemli atabeğlerinden olan Said Bin Zengi’nin kızıyla evlendi. Sait Bin Zengi ile kurduğu akrabalık bağının da etkisiyle Kuzey İran ile Azerbeycan bölgelerini idaresi altına aldı. Bu süre zarfında Irak ve Pırşah bölgelerindeki varlığı temsili olmaktan öteye geçemeyen Uzluğşah idaresindeki Harzemşahlar saltanatı ortadan kalkmıştı. Celaleddin Harzemşah, Ordusunu yeniden toparlayarak yıkılmış olan Harzemşahlar Devletini yeniden kurmaya hazırlanıyordu. Ancak Moğol Tehdidi tekrar ortaya çıktı. Bu kez Hazarın Kuzey’inden Doğu Avrupa sınırlarına dayanan ve Kafkaslar hattından taarruz eden Moğol Ordusu ile giriştiği mücadelede mağlup oldu. Bu mağlubiyetten sonra Kuzey İran hattındaki otoritesini de kaybeden Celaleddin Harzemşah, siyasi bir iktidar ele geçirememiş olması hasebiyle kendisine bağlı ordularla birlikte Abbasi Halifesinin ordusuna katıldı. Moğol Tehdidinin Kafkaslardan çekilmesinin ardından vaktiyle İdaresinde söz sahibi olduğu Kuzey İran ve Azerbeycan hattında hüküm süren Özbek Atabeg’i Cihan Pehlivan’ın üzerine saldırdı ve Azerbeycan bölgesini tekrar denetimi altına aldı. Kafkaslardan çekilmemiş olan Moğol birliklerine karşı Moğolları yenebilmiş bir komutan olarak bölgedeki devletlere yardımcı olmaya ve Moğol tehdidine karşı işbirliği yapmaya çalıştıysa da tam bir muvaffakiyetle sonuçlanmayan bu teşebbüsler sonrası Moğollar Doğu Avrupa’ya doğru yayılmış, tehlike bir süre içinde olsa uzaklaşmıştı.
Celaleddin Harzemşah, Moğol istilalarının Doğu Avrupa’ya yayılması üzerine Azerbeycan-Doğu Anadolu hattında Harzemşahlar Devletini yeniden kurarak kendisini Sultan ilan etti. Bu bölgedeki komşuları kuzeyde Gürcistan, Batıda Anadolu Selçuklu Devleti, Güneyde Abbasiler ve küçük sultanlıklar ile derebeyliklerdi. Yeniden devletini teşkilatlandıran Celaleddin Harzemşah, devletin ihtiyaç duyduğu maddi kaynakları temin etmek amacıyla oldukça zengin bir devlet olan Gürcistan Krallığı üzerine sefere çıktı (1225). Ancak Gürcistan Krallık makamı olan Tiflis’e girmek üzereyken, sefer öncesinde devletin idaresini bıraktığı valisi Hacip’in kendisine baş kaldırdığı haberini alınca seferi yarım bırakarak geri dönmek zorunda kaldı. Celaleddin Harzemşah, geri döndüğünde Vali Hacip savunma düzeni alarak mücadeleye hazır beklemekteydi. Ancak Hacip, Celaleddin Harzemşah’ın Gürcistan seferine girdikten sonra geri döneceğini ve orduyu yorgun halde yakalayarak mücadele edeceğini düşünmüştü. Ordunun sefere girmeden geri döndüğünü gören Hacip mücadele etmekten vazgeçerek Celaleddin Harzemşah’a itaatini bildirdi (1225).
Celaleddin Harzemşah, yarım kalan Tiflis seferini tamamlamak için tekrar Gürcistan’a doğru yola çıktı. Gürcü Kraliçesi Rusudan Harzemşahlarla mücadele etmekten kaçınarak Batı Gürcistan’a çekildiler. Savunmayla karşılaşmayan Celaleddin Harzemşah Tilfis’i ele geçirip zengin ganimetlerle geri döndü ve devletin ihtiyacı olan maddi kaynaklar temin edilmiş oldu (9 Mart 1126).

alone.. ☕
|