Kazan Hanlığının Yıkılışı
Safa Giray Han’ın vefatı üzerine Kazan Hanlığı büyük bir yönetim boşluğu içerisine girdi. Yerine geçecek hali hazırda bir varisi bulunmuyordu. İlk evliliğinden olan ve Kırımda bulunan erişkin yaştaki oğullarını sağlığında devlet idaresinde görevlendirmeyi arzu etmemişti. İkinci evliliği Süyüm Bike’den olan oğlu ise henüz 3 yaşındaydı. Safa Giray döneminden önce bu tür durumlarda Slav Hükümdarına talepte bulunulur, saltanat makamına geçecek kişinin Slavlar tarafından belirlenmesi talep edilirdi. Ancak Safa Giray döneminde Slavlara olan tahakküm ortadan kaldırılmış, ülke tamamen bağımsız bir hale gelmişti. Kazanlılar, henüz 3 yaşında olan Ütemişgerey’i tahta çıkartmak zorunda kaldılar. Bu bağlamda Safa Giray’ın oğlu Ütemişgerey büyüyene kadar devletin idaresi Süyüm Bike’de olacak, saltanat görevlerine yardımcı olması içinde Kırımlı devlet adamı Koçak Oğlan vazifelendirilecekti.
Süyüm Bike, Kazan Hanlığı tarihine hem kahramanlıkları hem de yaşadığı dramla anılmış, adına destanlar ve türküler yazılmış bir Türk Hükümdarı olmuştur. Babası Yusuf Mirza’dan aldığı terbiye ve eğitim ile devletini yönetmiş, Safa Giray döneminde bertaraf edilen muhalif Türk Boyları tarafından saygı görmüş, hâkimiyeti döneminde ülkesini başarıyla yönetmiştir.
Süyüm Bike’nin yönetimi döneminde Moskova Beyliği Knezlikten Çarlığa dönüşmüştü. Henüz 17 yaşında ilk Rus Çarı olan 4. İvan, Mitropoli Makari adlı bir Papazın telkinleriyle Kazan diyarlarını zapt ve fethetmeye karar verdi. Bu süre zarfında 6 yaşına basan Ütemişgerey, Han sıfatı ile hükümdar ilan edildi (1549). Çar 4. İvan, kendisine bildirilmeden gerçekleştirilen bu saltanat değişimini kabul etmediğini ilan etti ve bir yıl sonra Şah Ali ve Ejderhan Beyliğinin saltanat varisi Yadigar komutasındaki Rus ordusu Kazan Hanlığına doğru taarruza geçirdi (1550). Çar 4. İvan’ın bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Tıpkı Safa Giray Han döneminde olduğu gibi çocuk yaştaki bir hükümdarın üzerine taarruz edip başarısız olmuşlardı. Bu süre zarfında henüz devlet işlerinde kanaat kullanamayan Ütemişgerey’in yerine askeri ve idari kararları annesi Süyüm Bike veriyordu. Başarıyla ordusunu yöneten Süyüm Bike, bir kez daha toplumunun ve ordusunun güvenini ve itibarını kazandı.
4. İvan, mağlup olmasına rağmen Kazan Hanlığı üzerindeki emellerinden vazgeçmedi. Kazan Hanlığı, her ne kadar dışarıdan bakıldığında zayıf görünse de savaşçı Türk Beyliklerinden hızla teşekkül edilebilen ordusu ile en zayıf anında bile kolayca güçlü bir ordu toplayabiliyor, beklenmedik zaferlere imza atabiliyordu. Bu bakımdan Kazan Hanlığının alelade bir savaşla kolayca yıkılabilecek ve hükmedilebilecek bir devlet olmadığının farkına varmış ve sonraki taarruzunu zamana yayarak alternatif bir strateji izlemiştir. Bu strateji doğrultusunda Züye nehrinin İtil nehrine döküldüğü bölgede, Kazan Şehrine 60 kilometre mesafede bulunan bir kale inşa ettirdi. İtil ve Kama nehri boyunca konuşlandırılan Slav orduları ile de Kazan Şehrinin kuşatarak komşu topraklar ile bağlantısını kesti. Böylelikle hem olası bir dış desteği engellemiş oldu hem de ticaret yollarını keserek halkın sıkıntı içerisine girerek başkaldırmasını bekledi. 4. İvan’ı bu stratejisi işe yaradı. Dış destekten mahrum kalan Süyüm Bike Slavlara karşı bir destek alamamış, Kazan Halkı ise Slavlar ile yeniden tahakküm anlaşması imzalanmasını, aksi takdirde fakirleşeceklerini ve Slav taarruzlarına maruz kalacaklarını düşünerek orduya ve hükümdarlık makamına baskı uygulamaya başlamıştı. Yaklaşan Slav tehdidine ilk maruz kalanlar Züye boylarındaki Kazan Beylikleri oldu. Çuvaş ve Çirmiş beylikleri Slavların tabiyetini kabul ettiler. Bu menfi durum karşısında devlet idaresinde en önemli vazifede bulunan Koçak Oğlan ve pek çok Ordu Komutanı Kazan Şehrinden kaçarak ülkelerini Slav tehdidi ile karşı karşıya bıraktılar.
Hükümdardan sonraki en önemli devlet adamı olan Koçak Oğlan ve önemli Ordu Kumandanlarının ülkeyi terk etmesi Beylikler arasında huzursuzluklara sebep oldu. Safa Giray döneminde devlet işlerine karışmaları engellenen beylikler, inisiyatifi yeniden ellerine alarak Huday Kul önderliğinde birleştiler ve çocuk yaştaki hükümdarları ile hükümdarlık makamını temsilen Süyüm Bike’yi yok sayarak Slavlar ile müzakere etiler. 4. İvan barış karşılığında Şah Ali’nin hükümdar olmasını, dağlık bölgedeki Kazan topraklarının Moskova hâkimiyeti altına girmesini, İtil nehri boyunca devam eden diğer toprakların ise kendi tahakkümü altında Kazan Hanlığına bırakılmasını talep etti. Bunun yanında hükümdar Türemişgerey ve annesi Süyüm Bike’nin de esir olarak kendilerine teslim edilmesini istedi (11 Ağustos 1551).
Tüm isteklere evet demek zorunda kalan Kazan’lı beyler, 4. İvan’in tüm taleplerini kabul ederek dağlık alanlardan çekildiler ve Slav hükümdarına biat ettiler. Yine bu anlaşma doğrultusunda Hükümdarları Türemişgerey’i ve annesi Süyüm Bike’yi Slavlara esir olarak teslim ettiler. Bu vaka Kazan Tarihinin en hazin dönemlerinden biri olarak tarihe geçecektir. 4. İvan, Türemişgerey’i vaftiz ettirerek Hristiyan yaptı ve adını Aleksander olarak değiştirdi. Annesi Süyüm Bike ise sefalet ve eziyete ancak bir yıl dayanabildi ve 1554 yılında Moskova’da kahır içerisinde öldü. Aleksander da annesi ile aynı kaderi paylaştı ve 12 yaşında verem hastalığına yakalanarak vefat etti.
4. İvan, yapılan barış neticesinde dağlık Kazan topraklarını hakimiyeti altına alarak diğer bölgeleri Kazan Hanlığına bırakmış, tahakküm devrini yeniden başlatarak Şah Ali’yi Kazan Hanı ilan etmişti. Şah Ali’nin yeniden hükümdar olması ile birlikte ülkedeki Slav nüfuzu yeniden güçlendi. Slavlar ile barış yaparak ülkelerini tahakküm altına sokan Beylikler ise daha öncede defakez sebep oldukları bu duruma karşı yine tepki gösterdiler ve Şah Ali’nin yerine yeni bir hükümdar arayışı içerisine girdiler. Şah Ali, bu durumdan haberdar olunca kendisine karşı oluşturulan teşekkül içerisinde bulunan beyleri boğdurup söz konusu muhalif hareketi bastırmaya çalıştı. 4. İvan, ülkedeki muhalif hareketin yeniden harekete geçtiğini görünce tüm Kazan topraklarını hâkimiyeti altına aldığını ilan ederek Şah Ali’yi tahttan indirip yerine bir vali görevlendirerek Kazan Hanlığını ortadan kaldırdı (1552).
Bu tarihten sonra Kazan Hanlığına bağlı Türkler büyük bir katliama ve soykırıma maruz kaldılar. Ülkelerinin Slav toprakları olarak ilan edildiğini öğrenen ve 4. İvan’ın emri ile büyük bir katliam yapılacağı haberini alan sivil halk, fevkalade bir ayaklanma ile Slav soykırımına karşı mücadeleye giriştiler. Muhalif hareketin liderlerinden Çapkun Otuç Oğlan, Nogaylardan yardım isteyerek Ejderhan Hanlığının saltanat ailesinden Yadigar Muhammed’i Kazan Hanlığına davet etti. Muhammed Han, 3000 kişilik ordusu ile birlikte Kazan Kalesine yerleşti ve ayaklanarak silahlanmış olan Kazan Halkı ile birlikte şehri savunmak için hazırlıklara başladılar. Muhammed Han, gerçekleşecek savaş için Kırım Hanlığından yardım talep etti. Ancak Slavları sefer yolunda karşılayan Osmanlı Askerlerinden oluşmuş Kırım kuvvetleri kalabalık Slav ordusu karşısında mağlup olarak mücadeleye destek veremediler. Kazan Kalesinin savunmasında 30 Bin silahlı asker bulunuyordu. Ek olarak Slav ordusuna arkadan saldırmak üzere görevlendirilen Yapança, Şunak ve Arça beylerinden oluşan 15 Bin kişilik bir ordu desteği mevcuttu. Bunun karşılığında Slav ordusunun toplam gücü 150 Bin’in üzerindeydi. Kıyaslanması bile mümkün olmayan bu güç ayrılığına rağmen Kazan Kalesi Türk Tarihinde eşine az rastlanır destansı bir mücadele verdi. 150 Bin asker ve 150 Topla taarruz eden Slav ordusuna karşı toplamda 45 Bin asker ile birkaç adedi geçmeyen topla 10 gün boyunca müdafaa ettiler.
Slav ordusu, ellerindeki muazzam top sayısı ve katbekat üstün asker gücüne rağmen ilk 4 gün boyunca Kazan Kalesine girmeyi başaramadı. Ancak Kazan ordusuna mensup Kamay Mirza adlı bir hainin kaleden kaçıp Slav ordusuna sığınarak Kale savunması ve arkadan saldıracak birliklerin bilgisini vermesi üzerine savaşın en önemli kozu olan Yapança, Şunak ve Arça beyliklerinin yerleri Slav ordularınca öğrenildi. Kendilerini arkadan kuşatacak ve müşkül durumda bırakacak bu kozdan haberdar olan Slav orduları, kale kuşatmasını durdurup bu birlikler üzerine taarruz ettiler ve Kazan Hanlığının en önemli mücadele hamlesini bertaraf ettiler. Etrafı tamamen kuşatılan ve en önemli savaş kozlarını kaybeden Kazan Ordusu, devam eden günlerde verdiği destansı mücadele ile Slav ordularını yıpratmış, çok sayıda Slav askerini öldürmüş ancak ardı kesilmeyen Slav birliklerine karşı koyamayarak mağlup olmuşlardı (1 Eylül 1552).
Kazan Kalesi düşmüştü. Slavlar Kazan Şehirlerine girerek silahlı silahsız bulabildikleri tüm erkekleri kılıçtan geçirdiler. Bu katliamdan kadınlar ve çocuklarda kurtulamadı. Kazan Halkını yok etmek için harekete geçen Slav ordusu büyük bir soykırıma imza atarak yüzbinlerce Kazan’lıyı katlettiler. Öyle ki kılıçla öldürmek kâfi gelmeyince Kazan Şehrinin altından geçen su kanallarını Lağım yöntemiyle patlatıcılarla doldurarak havaya uçurup Kazan şehrinde yaşayan tüm sivil halkı öldürdüler. Bu katliam, devam eden yıllarda yaşanan Rus Katliamlarının habercisi niteliğindedir. Zira Ruslar, bu tarihten sonra adım adım güçlenmiş, Kazan Hanlığından sonra Kırım Hanlığına girerek tarihe Kırım Mezalimi olarak geçecek vakalarla Kırım Hanlığını ve Kırım Halkını tarihten silmiş, 20. Yüzyılda ise yaklaşık 40 Milyon insanın ölümüyle sonuçlanan Bolşevik Devrimi neticesinde Dünya Tarihine kara bir sayfa olarak kaydedilmiştir.
Kazan Hanlığı ile birlikte yıkılan Astrahan ve Kırım Hanlıkları, Slav taarruzlarına maruz kalarak yıkıldıktan sonra 20. Yüzyıla kadar Slav esareti altında yaşamışlar, Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra ise bağımsızlıklarına kavuşarak günümüz Türki Cumhuriyetleri meydana getirmişlerdir.

alone.. ☕
|