Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #3
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart

Bahadır Şah Dönemi (1707 – 1712)
Bahadır Şah, babasının vefatı üzerine tahta geçti. Evrengzip Han döneminde giderek yükselen yerel hükümdarlıklar ile Babür İmparatorluğu bünyesinde artan Hint nüfusu nedeniyle merkezi otoritenin zayıflaması Bahadır Şah döneminde büyük inifallere yol açtı. Hintli devlet adamlarının feodal hükümdarlar üzerinde baskı kurmaması nedeniyle güçlenen Racalar ve savaşçı kabileler olan Racputlar ayaklanarak Babür imparatorluğuna bağlılıklarını reddettiklerini ilan ettiler. Ordu içerisinde görevlendirilen Hintli kumandanların tesiri nedeniyle isyanların bastırılması mümkün olamadı. Yerli hükümdarlıkların ayaklanmalarını fırsat olarak değerlendiren Afganlarda isyan hareketine girişerek Babür kentlerine saldırarak yağma faaliyetleri yürütmeye başladılar. Diğer taraftan Sih tarikatı da isyan hareketlerine girişince ülke büyük bir iç ayaklanmaya sahne oldu.

İmparatorluk dört koldan isyan ve taarruzlara maruz kalmaktaydı. Racalar, Racputlar, Afganlar ve Sihler art arda taarruzlarla ülkenin her yanında saldırılar düzenliyor, Hintli devlet adamları ve kumandanların başkaldıran Hintli tebaa üzerinde baskı oluşturmaması nedeniyle isyanlarla baş edilemiyordu. İngiliz ve Hollandalı sömürgecilerinde fırsatçı tavırları durumu daha da kötüye götürdü. Ortaya çıkan isyanlar yıllarca devam etti. Bahadır Şah, bu isyanlar neticesinde öldürüldü ve yerine kardeşi Cihangir Şah geçti (1712).

Bu tarihten sonra devlet büstünü bir karmaşa içerisine girdi. Ortaya çıkan isyanların bastırılamaması, sömürgeci şirketlerin isyanı körükleyen faaliyetler içerisine girmesi, tüm bunların üzerine saltanat çekişmeleri ülkeyi büyük bir felakete sürükledi. Babür İmparatorluğu artık yönetilemez duruma gelmişti.

Babür İmparatorluğunun Yıkılışı
Bahadır Şah’ın ölümünden sonra yerine oğlu Cihangir Şah geçti. Ancak Cihangir Şah’ın saltanat süresi yalnızca birkaç ay ile sınırlı kaldı. İsyanları bastıramayan Bahadır Şah, kardeşi Ferruh tarafından tahttan indirildi (1713). Ferruh Han 6 yıl hükümdarlık makamında kalmayı başardı ancak hâkimiyeti döneminde bastırılamayan isyanlar onunda sonunu getirdi. Afganların isyan faaliyetleri yağma ve talanla sınırlı kalmayıp taarruz ve kuşatma hareketlerine dönüşmesi, yerli hükümdarlar olan Racalar, Racputlar ve Sihlerin giderek güçlenmesi Ferruh Han’ı tahtından etti ve o da Kardeşi Şah Cihani Sani tarafından tahttan indirildi (1719).

Şah Cihani Sani’nin sonu da kardeşininki gibi oldu. Diğer saltanat varisi Muhammed Şah, Şah Cihani Sani’yi tahttan indirip yerine kendisi geçti. Saltanat makamındaki çekişmeler ülkedeki isyan ve başkaldırı faaliyetlerini daha da körükledi. Bitmek tükenmek bitmeyen saltanat mücadeleleri neticesinde Ülke fiilen ikiye bölündü (1723). Muhalif saltanat varisleri, mevcut güçlerini birleştirerek ülkeyi Haydarabad hattından itibaren ikiye bölerek kendi yönetimlerini ilan ettiler. Hali hazırda İç isyanlarla mücadele edemeyen Babür İmparatorluğu bu kez hâkimiyet için mücadele eden saltanat varislerinin kendi taraflarına çektiği ordular ile mevcut gücünün de parçalanması neticesinde büsbütün yönetilemez duruma geldi. Muhammed Şah, ordusunun önemli bir kısmının ihtilaf hareketlerine destek vermesi nedeniyle büyük bir güç kaybı yaşadı. Safevi Devletinin son hükümdarı olan Nadir Şah, Babür İmparatorluğunun yaşadığı iç ve dış sorunlardan istifade ederek Delhi’ye girdi ve şehri yağma ederek büyük ganimetler topladı. Yalnızca Saray hazinesinden elde ettiği ganimet 700 Milyon Rupi değerindeydi (1738). Babür İmparatorluğu ülkenin ikiye bölünmesinden sonra Delhi’yi de kaybetmiş oldu. Muhammed Şah, 1747’de vefat ettiğinde ülke tahta geçtiği döneme nispeten çok daha vahim durumdaydı. Muhammed Şah’ın vefatı ile yerine oğlu Alemgir Ahmet Bahadır Şah geçti (1747).

Ahmed Bahadır Şah, babasından devraldığı derin ve çözülemeyen sorunların hiçbiriyle baş edemedi. Afganlar bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bununla da yetinmeyip pek çok Babür şehrini ele geçirdiler. Devlet giderek daha da küçülüyordu. Diğer taraftan ise İngiliz ve Hollandalı sömürgeciler, ortaya çıkan otorite boşluğundan istifade ederek halk üzerine baskı ve zulüm uygulamaya başladılar. Bir dönem İngiliz sömürgecilerin ticaret faaliyetleriyle zenginleşen halk, sömürgeci şirketlerin devlet ekonomisini ele geçirmesiyle onlara muhtaç duruma gelmişlerdi. Gerek İngiliz, gerekse Hollandalı şirketler ülke ekonomisindeki inisiyatifi ellerine geçirdiklerinde halkı az bir paha ile çalışmak zorunda bırakarak ucuz iş gücü imkânlarını sonuna kadar kullandılar. Babür halkı artık tümüyle sömürgeci şirketlerin tüketim ürünlerini kullanıyor, bu ürünleri almak içinse yine sömürgeci şirketlerde çok düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlardı. Ahmed Bahadır Şah’ın saltanatı da bu şartlar altında uzun sürmedi. Kardeşi Alemgir Sani Şah, Ahmed Bahadır Şah’ı tahttan indirerek Babür İmparatorluğunun hükümdarlığını ele geçirdi (1753).

Alemgir Sani Şah, Afgan taarruzları ve Hintli yerel hükümdarlıkların isyanları ile mücadele etmeye çalışsa da başarılı olamadı. Bunun yanında saltanat mücadeleleri de halen devam etmekteydi. Sarayda ortaya çıkan entrikalar Sani Şah’ında sonunu hazırladı. Kardeşi Âlem Sami Şah ile işbirliği yapan Veziri tarafından öldürüldü ve yerine Şahı Âlem Sami Şah geçti (1760).

Şahı Âlem Sami Şah, ağabeylerinin basiretsiz yönetimlerine kıyasla daha mücadeleci bir tavır izledi. Afganlar pek çok Babür şehrini almış, yerel hükümdarlıklar isyanları neticesinde bölgesel yönetimleri ele geçirmişlerdi. İç sorunlarla baş etmek mümkün görünmüyordu. Bu sebeple iç sorunların çözümünü erteleyerek ülke ekonomisini sömüren İngiliz ve Hollandalı sömürgecilerle mücadele içerisine girişti. Zira İngilizler, bir dönem Babür İmparatorluğunun deniz yollarını güvence altına almak bahanesiyle konuşlandırdığı askerlerini artık Babür İmparatorluğu üzerinde bir tehdit unsuru olarak kullanmaya başlamıştı. Şahı Âlem Sami Şah, İngiliz sömürgeci kuvvetleriyle mücadeleye girişerek kısmi başarılar elde etse de 1764 yılında yaşan Baskar savaşıyla İngiliz güçlerine mağlup olup hem saltanatını kaybetti hem de devletini kaybetti. Baskar mağlubiyetinden sonra Babür İmparatorluğu İngiliz sömürgecilerin ve bizzat İngiliz Krallığı’nın kontrolünde idare edilmeye başlandı.

Baskar Savaşı sonrası İmparatorluk makamını tahakküm altına alan İngilizler, Şahı Âlem Sami Şah’tan sonra yerine atadığı hükümdarları memur olarak kullanmaya başladı. Babür İmparatorluğu, Ülke menfaatine değil İngiliz Devletinin emellerine hizmet eden bu memur hükümdarlar tarafından 100 yıl kadar yönetildi. Bu süre zarfında Babür İmparatorluğunun adı kalsa da ortada ne bir bağımsızlık ne de müstakil bir devlet söz konusu değildi. Ekber Şah döneminde Hintlilerin devlet teşkilatlanmasında görev almaya başlamasıyla devlet içerisinde nüfuzu artan Hintliler, zamanla saltanat ailesi dışında devlet teşkilatlanması içerisindeki tüm mevkilere yerleşik duruma gelmişlerdi. Bu siyasi tezahürün bir yansıması olarak fethedilen Hint coğrafyasındaki Hintlilerin tebaa olarak kabulüyle de Türk Nüfuzu, tıpkı sarayda olduğu gibi giderek Hintlilerin çoğunluğa gelmesiyle giderek azalıyor ve azınlık haline geliyordu. Ekber Şah döneminde başlayan bu Hintlileşme akımı, zamanla artarak devam etmiş, Babür İmparatorluğunun yıkılma sürecine girdiği dönemde devlet artık bir Türk Devleti olmaktan çıkarak Hint Devleti haline gelmişti. Bu durumdan da istifade eden İngiliz Sömürgeciler, merkezi bir otorite etrafında birleşemeyen yerli Hint halkı üzerinde uyguladığı zulümlere karşı bir mukavemet görmüyorlardı. Böylelikle sömürgecilik faaliyetlerini uzun yıllar sürdürebildiler.

İngiliz Devletinin sömürgecilik faaliyetleri altında can çekişen Babür İmparatorluğu, 1858 yılında son İngiliz memur Şah’ı Şah Bahadır’ın tahttan indirilerek bizzat İngiliz Devletinin Babür Topraklarını İngiliz toprağı olarak ilan etmesi ve vali atamasıyla fiilen sona ermiş oldu. Bu tarihten sonra Hindistan coğrafyasının yeniden bağımsızlığına kavuşması ancak 1948 de mümkün olabildi. 1. Dünya Savaşı döneminde Mahatma Gandi ile başlayan bağımsızlık hareketi, 2. Dünya Savaşının sonlarında muvaffakiyetle sonuçlanarak 1948 yılında Bağımsız Hindistan kuruldu. Babür İmparatorluğu tarih serüveni, siyasi kimliği ve kültürel mirası ile bugünün Hindistan ve Pakistan devletlerinin temellerini teşkil etmiştir.






alone.. ☕
  Alıntı