Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: ( 0)
HF Ticaret Yüzdesi: ( %)
Ruh Hali
Kan Grubum:
|
Yanya'nın Zaptı
Yanya, bugünkü Yunan yarımadasının batısında yer alan, zamanında Batı Yunanistan'ın en büyük kenti durumundaydı. Yanya hükümdarının ölümü sonrasında varisleri Memnon, Turnus ve Herkül hükümdarlık için mücadeleye giriştiler. Selanik'i zaptı sonrasında bizzat 2. Murad'ın bölgeden ayrılmamış olması hasebiyle hükümdarlık mücadelesine girişen kardeşlerden Memnon,itaati karşılığında sultandan yardımını istedi. 2. Murad, Karaca kumandasında bir ordu vazifelendirip Mennon'u hükümdarlık makamına oturtmak üzere kente gönderdi. Bu gelişmeyi haber alan Yanya ahalisi, kentlerinin taht kavgasına sahne olmaması için temsilciler göndererek özgürlük ve imtiyazlarına dokunulmaması halinde mukavemet göstermeden şehrin kapıları açacaklarını bildirdiler. Bu durum üzerine 2. Murad, tanzim edilen bir sözleşme ile kenti devraldı ve devir teslim işlerini görmek üzere 18 zabit görevlendirip Yanya'ya gönderdi. Böylelikle Yanya, Osmanlı idaresi ve tahakkümü altına girmiş oldu (1431).
Veba Salgını
14. Yüzyılın başlarında ortaya çıkan, esasen kaynağı Çin olan ancak askeri hareketliliklerle batıya doğru kayan Veba mikrobu adım adım ilerleyerek Mezopotamya, Anadolu ve Yunan Yarımadasında yayılmaya başlamıştı. 2. Murad döneminde özellikle Anadolu ve Bursa'da yayılmaya başlayan veba mikrobu 1430'lu yıllarda hat safhaya ulaştı. Öyle ki Sultan Murad'ın ihtimam ve sefahat içerisinde yaşayan kardeşleri Mahmud ve Yusuf bile bu illetten kaçamamıştı. Veba mikrobunun etkisini azaltması ve toplumsal bir tehdit olmaktan çıkması ancak 1440'lı yıllara doğru mümkün olabildi. Ardında bıraktığı yıkım ise hem toplumsal hem siyasi olarak oldukça ağırdı. Zira devletin önde gelen isimleri de bu hastalığın pençesine düşmüş, kurtulamamışlardı. 1420 - 1440 arasında yaşanan salgında devrin en önemli tasavvuf ve din adamı Emir Sultan, 2. Murad'ın erkanından olan Hacı İvaz Paşa ve Sadrazam İbrahim Paşa (Çandarlı) hayatlarını kaybettiler.
Balkan Muharebeleri ve İlerleyiş
Mirça döneminde Osmanlı'nın vasalı durumunda olan Eflak Prensliği, Mirça'nın ölümü sonrasında yerine geçen oğlu tarafından idare ediliyordu. Macar Kralı Sigismund'un ejderha anlamına gelen Drakul ünvanı verdiği Vlad, Eflak Voyvodası Dan'ı tahttan indirip öldürmüştü. Eflak'ın varisi durumunda olan ve öldürülen Dan'ın kardeşi, 2. Murad'dan himaye talep etti. Sultan Murad, Vlad'ı püskürtmek gayesiyle bir miktar kuvveti Eflak'a göndermişti, ancak Vlad bu kuvvetleri mağlup edip Eflak'ın son varisini de ortadan kaldırmayı başardı. Vlad, himayesi altında olduğu Macar Krallığına bağlanmak yerine Osmanlı vasalı olmaya devam etmek arzusundaydı. Savaşa rağmen 2. Murad'a tabi olmak istediğini iletince sulh sağlandı. Sonrasında ise, yanında bulunan bir kısım Türk kuvvetle birlikte Transilvaya üzerine taarruz ederek Çerni kalesini zaptetti (1432). Vlad'ın bu hareketi Macaristan aleyhineydi. Bu sebepten ötürü yeni bir cephe açmamak adına Macarlar ile iyi ilişkiler içerisine girilmesi kararı verdi. Aynı zamanda Alman Krallığına da cülus eden Sigismund'u tebrik için elçiler ve hediyeler gönderdi. Sigismund da yeni bir cephe açmak istemediğinden elçileri hürmet ile karşılayıp hediyelerle uğurladı.
Diğer taraftan Uçbeyi İshak, evvelce sulh yapılan Sırp Despotunun topraklarına girerek şehrin merkezine doğru ilerlemekteydi. Sırp hükümdarı Brankoviç, artan Türk tehdidine karşı kalıcı bir sulh temin edebilmek gayesi ile kızı Mara'yı 2. Murad'la evlendirmek istedi. 2. Murad, bu teklifi kabul etti, ancak Mara'nın yaşının küçük olması sebebiyle evlilik ertelendi. Ancak yine de sulh sağlandı ve Sırp Despotu Osmanlı'nın itaati altına girmiş oldu. Bu gelişmeler neticesinde Macaristan, Eflak ve Sırp Knezliği ile sulh temin edilmiş oldu.
Balkanlarda bu vakalar yaşanırken Anadolu'da Karamanoğulları Beyi İbrahim, Sigismund ve Vlad ile gizlice görüşüyor, Osmanlı aleyhine politikalar güdüyordu. Bunun yanında bir Türkmen Beyi, Karamanoğulları Beyi İbrahim'in çok kıymet verdiği atını hile ile zapt ettiğini ve hakkının müdafaasını talep etmişti. 2. Murad, İbrahim Bey'e gasp ettiği atın iadesini istedi. İbrahim Bey, kurmuş olduğu şer ittifakının da verdiği pervasızlık ile bu isteği reddedince bir anlamda vasalı olduğu hükümdarına baş kaldırmış, dolayısıyla savaş ilan etmiş oldu. 2. Murad, elbette bu asi ve pervasız tavrı cezasız bırakmayacaktı. Saruca Paşa komutasındaki ordusu süratle yola çıkarak Konya'ya doğru harekete geçti. Kendisi de kısa bir süre sonra yola çıkarak Beyşehir, Akşehir ve Konya'yı zaptetti. İbrahim Paşa, balkanlardaki vakalar hasebiyle kendisinin üzerine gelemeyeceğini düşündüğü 2. Murad'ın Konya'ya ulaştığını haber alır almaz kaçarak Kilikya'ya geçti ve Toroslar'a sığındı. Hükümdardan affı ve canının bağışlanması için Mevlevi Şehyi Hamza'yı elçi olarak gönderdi ve Hamidili'i üzerindeki tahakkümünü Osmanlı'ya bırakmayı taahhüt etti. 2. Murad, Hamza'nın nezaketi ve ikna edici üslubu ile canının bağışlanması için yalvardığı İbrahim Bey'i oğlunu sulh teminatı olarak almak kaydıyla affetti , hatta zaptettiği toprakları da tenezzül etmeyip arkasında bırakarak geri döndü. Hamidili'ni ise, "Zaten bu vilayeti ben vermiştim, şimdi ondan geri alıp kardeşi İsa'ya veriyorum" diyerek hem alicenaplık göstermiş hem de cezai müeyyide uygulayarak pervasızlığını cezasız bırakmamış oldu (1436).
2. Murad, gözünü tekrar Balkan sınırlarına dikti. Gayesi Sırp topraklarında nüfuz alanını genişletmek, Macar İmparatorluğuna diz çöktürüp tekrar karşısına çıkmaya cesaret edemeyecek şekilde püskürtmekti. Evvela Sırp Knezliğini hedef aldı, ancak evvelce Sırp Despotu Brankoviç'in kızı Mara ile evlenmeyi kabul etmiş, baliğ olmadığından bu evlilik ertelenmişti. Braknoviç'i kurduğu akrabalık bağı hasebiyle affeden 2. Murad, Ali Paşa'yı vasalları Vlad ve Brankoviç ile birlikte Macaristan'a sefere gönderdi. Süratle ilerleyen Osmanlı kuvvetleri Semendre üzerinden Tuna'yı geçtiler ve Transilvanya'yı istila ettiler. Hermstad muhasara edildiyse de sekizinci günün sonunda muhasara kaldırılıp daha ehemmiyetli olan Medyaş bölgesini zaptettiler. 45 gün süren seferler sonrasında onbinlerce esir alınıp Anadolu ve Balkan bölgelerine getirildi (1436).
Çok sayıda esir alınmış olması Avrupa'da muazzam bir Türk korkusu ortaya çıkartmıştı. Bu bakımdan Türklerin bu devirdeki taarruzları, devrin batı kaynaklarında Osmanlı'yı istilacı, cani ve gözü dönmüş olarak tasvir eder. Ancak Osmanlı döneminde ki sosyo-politik atmosferi anlatan çok kıymetli bir eser vardır ki; bu seferlerde esir olarak alınıp Anadolu'ya getirilen bir gayrimüslim tarafından kaleme alınmıştır. Kayıtlarda Mühlenbahlı olarak geçen bu kişi, Anadolu'da geçirdiği 22 yılı özetlediği eserinde Türklerin ahlak ve itikadını methetmekte, esaret altında yaşadığı ülke hakkında minnet ve övgü ile bahsetmektedir. Savaş sonrasında esir alma adedi dönemin Batı medeniyetlerinde de mevcutken söz konusu kendi insanlarının esir alınması olunca kendilerini tenzih edip Türkleri tahrik etmiyor olmaları elbette samimi değildir.
2. Murad, kışı müstakbel eşi Mara ile yaptığı düğün ve sonrasındaki şenliklerle geçirdi. Bahar gelince İshak Bey'in tavsiyesi üzerine yeniden sefer hazırlıklarına başladı. İshak Bey, Sırpların Semendre'ye hükmetmeye devam etmeleri halinde Macarların taarruzlarının durmayacağını, Vlad'ın ise Osmanlı'ya itaat etmeyip başkaldırmak için fırsat aradığını telkin etmişti. Nitekim İshak Bey'in ön görüleri fevkalade isabetli ve yerindeydi. Semendre'nin kendisine teslimini istemek için Brankoviç'i huzuruna çağırdığında, Sırp Despot davete icabet etmeyip Macaristan'a sığınarak savaş hazırlıklarına başladı ve savunma durumuna geçti. Vlad, Osmanlı aleyhine giriştiği teşebbüs ve emellerinin haber alındığını bildiği halde kendi rızası ile 2. Murad'ın huzuruna vardı ve derdest edilerek Gelibolu'da zindana atıldı. Daha sonra iki oğlunu sulh teminatı olarak bırakarak tekrar Eflak hükümdarlığı vazifesine getirildi.
2. Murad, süratle Semendre'yi muhasara altına aldı. Ancak fevkalade çetin bir savunmayla karşılaştığından 3 ay boyunca sonuç alamadı. Zira kuşatma esnasında bölgeyi çok iyi bilen İshak Bey, Hacc'da bulunuyordu. Nihayet İshak Bey'in dönüşü ile muhasara birkaç gün içerisinde muvaffakiyetle sonuçlandı (1437). Semendre'nin alınması Macaristan üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Zira Osmanlı artık Macaristan ile sınır durumuna gelmişti. Sigismund, 2 yıl boyunca Semendre'nin geri alınması için hazırlık yaptı ve büyük bir orduyla Semendre üzerine yürüdü. Ancak Sigismund Semendre'ye ulaşamadan geri dönmek zorunda kalacaktır. Zira ordusunda baş gösteren dizanteri hastalığı uzun sürecek bir kuşatmaya mani olacaktır (1439).

alone.. ☕
|