Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #3
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart

Mehmed Çelebi, Düzmece Mustafa vakasının hallinden sonra vakanın müsebbiplerinden olan Mirça'nın haddini bildirmek üzere Eflak'a doğru sefere çıktı. Tuna Boylarına kadar sakince ilerleyip Babadağ, Yeniköy (Enisala) ve Dobluca'yı ele geçirdi. Nihayet Eflak Kalesinin kapısına dayandı. Mirça, ihanetinin bedelini canıyla ödeyeceğini biliyordu. Zira vereceği hiçbir söz ya da ganimetin bir itibarı kalmamıştı. Mirça, çok daha fazlasını verdi ve oğlunu Osmanlı kapısına kul olması (Yeni Çeri) için elçileriyle Mehmed Çelebi'ye gönderdi. Böylece Osmanlı'ya tam bir bağlılık göstermiş olacak, ihanet etmesi durumunda bu hatası oğlunun canına mâl olacaktı. Mehmed Çelebi, Mirça'yı affedip bağlılığını kabul etti ve yüklüce bir ganimetle Bursa'ya geri döndü (1417).

Mehmed Çelebi, Anadolu ve Balkanlardaki meselelerin hallinden sonra Bursa'ya döndü. Karamanoğulları seferinden bu yana yanında bulunan Kasım'a (İsfendiyar'ın oğlu) babasının yanına dönebileceğini söyledi. Ancak Kasım'ın kardeşi Hızır ile arasında bazı anlaşmazlıklar vardı. Anadolu'nun kuzey bölgesine hükmeden Candaroğulları Beyi İsfendiyar, Kasım'ın seferde olması hasebiyle Tosya, Çankırı ve Kastamonu'yu diğer oğlu Hızır'ın yönetimine vermişti. Kasım, bir anlamda kardeşi Hızır'ın nüfuzunun genişlemesine uzunca bir süre seferlere katılmış olmasının yol açtığını ima etmiş oldu. Kendisine sadakatle hizmet eden Kasım'ı kazanmak ve aynı zamanda Candaroğulları toprakları üzerinde inisiyatif elde etmek için akıllıca bir hamle yaptı. İsfendiyar'a "Oğlun benden tımar istedi verdim, sende Tosya, Çankırı ve Kastamonu'yu ver" diyerek haber gönderdi.

İsfendiyar Bey'in Osmanlı kuvvetlerine karşı koyamayacağı açıktı. Ancak bu bölgeleri Kasım'a vermesi durumunda iki kardeş arasında husumet ortaya çıkacağını da biliyordu. Bu münasebetle istenilen toprakları Osmanlı Devletine hediye ettiği, kendisine yalnızca Kastamonu'nun bahşedilmesini istirham ettiği yanıtını gönderdi. Mehmed Çelebi, bu teklifi kabul edip Kasım'ı da verilen bölgeye vazifeli olarak atadı. Böylece hem Kasım gibi güvenilir birini kazanmış, hem hudutlarını Kastamonu'ya kadar genişletmiş hem de İsfendiyar ya da oğulları tarafından gelebilecek olası bir tehdidi ortadan kaldırmış oldu. Bu anlaşma sonrasında İsfendiyar Kastamonu'da son günlerini huzur içerisinde yaşayacak, Tosya ve Çankırı Osmanlı topraklarına katılacak, Samsun'da hüküm süren Hızır'a müsamaha gösterilecek, Kasım da Osmanlı'ya hizmet etmeye devam edecekti.

Samsun'un sahil kısmında gayrimüslim kitleler yaşıyorlardı. Bu kitlenin bulunduğu bölge Gavur Samsun, diğer bölgeler Müslüman Samsun olarak anılıyordu. Tam olarak bilemediğimiz bir sebepten ötürü gayrimüslim kitleler isyan başlatarak şehri ateşe verdiler. Mehmed Çelebi, oğlu Murad'ı Amasya'ya Sancak beyi tayin etmişti. İsyan haberi önce Sancak Beyi Murad'a ulaştı. Mehmed Çelebi, bunun üzerine aslında kendi toprağı olmayan Samsun'da ki isyanı bastırmak ve sonrasında tüm Samsun'u ele geçirmek üzere üzere harekete geçti. Önce isyanı bastırdı, ardından Hızır'ın kontrolünde olan bölgeye ulaştı. Hızır, herhangi bir mukavemet göstermeden kaleyi teslim etti ve karşılığında hiç bir şey talep etmedi. Mehmed Çelebi, bu duruma şaşırmış olacak ki neden hükmettiği toprakları bilabedel teslim ettiğini sordu. Hızır'ın yanıtı oldukça ilginçtir; "Şehrimizin revakı bu kafir şehriyle idi. Kafir şehri harap oldu sizin elinize geçti, artık bize rahatlık yoktur". Anlaşılan o ki Hızır, bu ifadesiyle şehrin güzelliğinin ve canlılığının Gayrimüslim kitlelerin sayesinde var olduğunu, onların bertaraf edilmesi, şehrin sahil kısmının Osmanlı toprağı olmasından sonra geriye kalan toprakların kıymetsiz hale geldiğini ifade etmiştir. Mehmed Çelebi, ağabeyi Kasım'a gösterdiği alicenaplığı Hızır'a da teklif etmiş, himayesine girerse kendisine tımar vermek istediğini söylemişti. Ancak Hızır, bizim dostluğumuz Ördekle Kaz gibidir diyerek reddetti. Buna rağmen Mehmed Çelebi, Hızır'ın vakur ve açık sözlü tavrını takdir etmiş olacak ki kendisine beğendiği herhangi bir yere gitmekte özgür olduğunu söyleyerek hediyeler verdi. Hızır, tüm bu alicenaplığa rağmen tercihini babasının yanına gitmekten yana kullandı.

Samsun'un fethine mukabil şehirde bir süre bulunan Mehmed Çelebi, burada bir kısım tatarların yaşadığını öğrendi. Bu tatarlar Timur ile birlikte Anadolu'ya gelmiş, Timur'un vefatından sonra muhacir olarak Samsun'a yerleşmişlerdi. Samsun'da gayrimüslimlerle birlikte yaşayan bu tatarların, tıpkı gayrimüslimler gibi seferlere katılmadığını, Anadolu'nu savaş alanıyken bu kitlelerin düğün dernek kurup keyif yaptığını öğrenince onları da isyancı gayrimüslimlerle birlikte Filibe'ye muhacir olarak gönderdi (1420).






alone.. ☕
  Alıntı