Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06.Ocak.2019   #1
DurumuÇevrimdışı
Rwa
Kıdemli Üye
Rwa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 33
Üyelik tarihi: 11.Aralık.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 1,592
Konu Sayısı: 976
Beğendikleri: 9
Alınan Beğeni: 53
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart Sanat ve Sosyoloji

Sanat ve Sosyoloji
Sanat eserleri sosyo-kültürel bir yapı içinde meydana geldiklerine göre sosyoloji ile yakından ilgili olmalıdır. Çünkü “her sanat eseri, mahiyeti icabı, imzasını taşıdığı sanatkarların şahsiyetinin de üstünde, bir harsın bir kültür çevresinin damgasını taşır. Yani sanat bir cemiyetin müşterek duygu ve düşüncelerinin, müşterek zevkinin ifadesidir. Bu husus aynı kültür çevresindeki eserlerin bir karakter benzerliği göstermelerini izah ettiği gibi, sanata kültür çevresini aksettiren bir vesika mahiyeti ve kıymeti de kazanmaktadır”. Dolayısıyla bir sanat eseri meydana geldiği sosyo-kültürel çevreden ayrı düşünülemez. Böyle kabul edilecek olursa, sanat eserleri arasındaki benzerlikler, aynilikler ve farklılıkları nasıl açıklayabiliriz? Bu nedenle her sanatçı, içinde yaşadığı sosyo-kültürel yapıya bağlıdır ve onunla olan ilişkisi inkar edilemez. Öyleyse bir sanat eseri ele alınırken önce onun hangi sosyo-kültürel yapı içinde oluştuğuna kim ya da kimler tarafından nerede ve ne zaman meydana getirildiğine bakmak gerekir. Çünkü sanatçının zihniyeti, etkileşim içinde olduğu sosyo – kültürel çevre ile o çevreyi oluşturan şartlar içinde oluşup-gelişir. Sanatçı bir bakıma çocuğun dil öğrenmesi gibi sanatıyla ilgili bazı bilgileri öğrenerek onları zihninde kodlar. Nasıl bir çocuk ihtiyaç hasıl olduğunda birtakım sesleri çıkarır ya da yeni kelimeler öğrenirse sanatçı da işini yaparken zihnindeki birtakım bilgileri kullanır ya da ihtiyaç duyduğunda o bilgeleri öğrenmeğe çalışır. Bu nedenle “dil, seslerin öykünülmesi, sanat ise dış nesnelerin öykülenmesidir”. Ancak bu öykünme birden bire ortaya çıkmaz mesela “...bir ressam kağıdı kalemi eline aldığı anda hemen resim yapamaz; bu iş çok daha önceden, birikimlerle zihinde oluşmuştur. İnsan zihni, yaşadığı süre içinde görsel deneylerin çevresinde olay ve eşyaların fotoğraflarını kaydeden bir arşiv gibidir”. Dolayısıyla sanat malzemeleri ve eserleri bilim ya da felsefe dünyasındaki bilgiler kadar önemlidirler. Öyleyse sanat ve sanatçılarla bilgi ve bilimsel bilgi arasında yakın ilişkiler vardır. Bu sebeple bir sosyal yapının zihniyet dünyasının ilk örneklerini, geleneksel sanatlar ile halk edebiyatında bulmak mümkündür. Çünkü bu bilgiler öteki sosyo-kültürel çevrelerin bilgileriyle en az etkileşim halinde olanlardır. Ayrıca kültürlerin en muhafazakar cephesini geleneksel tarafı teşkil eder. Burada iddia edilen fikrin doğruluğunu test edebilmek için sanırız bu çalışmadaki fotoğrafları çok basitçe karşılaştırmanız, yeterli bilgiler verecek seviyededir. Mesela Kazakistan’daki koç başlı mezar taşlarıyla Kars, Doğubeyazıt, Iğdır, Van, Ahlat, Bitlis ve Tunceli’deki ya da Altay dağlarında dokunan kilimler ile Hakkari, Adana, Ayvacık, Bergama, Sındırgı ve Şavaştepe’de dokunun halı ve kilimlerdeki aynilikler birer tesadüf eseri olamazlar. Kısaca sanatçı ile sanat eseri arasında nasıl bir ilişki varsa, sanat eseri ile sosyo-kültürel yapı arasında da o kadar bir ilişki vardır. Fakat bu ilişki genellikle sanat tarihçilerimiz tarafından ihmal edildiği için, Anadolu’da bulunan eski ve yeni bir takım sanat eserleri ile üzerlerindeki damgalar maalesef, genelde çok yakın ilgisi olmayan sosyal gruplara mal edilerek anlatılmaktadır.

  Alıntı

Rwa Üyenin Son 5 Konusu
Baslik Kategori Son Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj
Yavaş gel Atasözleri ve Deyimler Rwa 0 596 08.Ocak.2019 06:20
Üsküdar’da sabah oldu Atasözleri ve Deyimler Rwa 0 686 08.Ocak.2019 06:20
Acı soğan yemedim ki ağzım koksun Atasözleri ve Deyimler Rwa 0 637 08.Ocak.2019 06:20
Acından ölmüş yok, tokundan ölmüş çok Atasözleri ve Deyimler Rwa 0 664 08.Ocak.2019 06:20
Al Külahını, Eyvallahı Da İçinde Atasözleri ve Deyimler Rwa 0 741 08.Ocak.2019 06:19