Diplomatik Fetihler
Osmanlı'nın Anadolu beylikleri içerisindeki itibarı gün geçtikçe artıyordu. Zira Anadolu beyleri birbirleriyle çekişip zayıf düşerken Osmanlı Rumeli hudutlarına dayanmış cenk ediyor, elde ettiği ganimetlerle, hükmettiği kadim şehirlerle devletli olma yolunda hızla ilerliyordu. Haliyle diğer beylikler Osmanlı ile iyi ilişkiler kurmaya gayret ediyor, olası anlaşmazlıkları Osmanlı ile kurdukları dostluklar sayesinde çözmeyi ümit ediyorlardı. Bu minvalde Germiyan Beyi Süleyman, Murad Gazi ile ittifak kurmak ve dostluğunu pekiştirmek gayesiyle kızı Sultan Hatun'u Şehzade Bayezid ile evlendirmeye tevessül etti. Murad Gazi münasip gördüğü üzere düğünü diplomatik bir hamle olarak kullandı ve aynı coğrafyayı paylaştığı Anadolu beylerini davet ederek hem kudretini hissettirdi hem de beylikler arasındaki siyasi dengeleri şekillendirdi.
Bursa'da tertip edilen düğüne Karamanoğulları, Hamidoğulları, Menteşoğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğulları , Kastamonu Beyliği hatta Mısır Sultanı dahi davet edildi. Tüm davetliler davete icabet ederek kıymetli hediyeler sundular. Murad Gazi, kendisine sunulan bu çok kıymetli olan hediyeleri büyük bir alicenaplık göstererek elçilere dağıttı. At ve köle gibi taşınması güç hediyeleri ise uçbeyi Gazi Evrenos'a verdi. Hediye edilenlerden artan ve hediye edilmesi münasip olmayan eşyalar ve paraları (filori) ise ihtiyaç sahiplerine ve ahaliye pay ettirdi. Murad Gazi'nin bu tavrı kendisine duyulan hayranlık ve saygıyı pekiştirdi.
Germiyanoğulları Beyi Süleyman, Kütahya, Simav, Eğrigöz ve Tavşanlıyı kızına çeyiz olarak sundu. Böylece bu şehirler diplomasi yoluyla hakimiyet altına alınmış oldu. Germiyan Beyinin Murad Gazi ile dostluk kurmasındaki esas amaç Karamaoğulları ile aralarındaki anlaşmazlıkta Osmanlı'yı dost edinebilmekti. Zira Karamanoğulları, Hamidili topraklarını ele geçirmek istiyor, Germiyanoğulları ise Karamanoğullarına karşı Hamidili Beyi'ni destekliyordu. Germiyanoğulları, Osmanlı ile kurduğu ittifak sayesinde Karamanoğulları tehdidine karşı kendilerini güvenceye almış olacaklardı. Bu dostluk sayesinde kıymetli araziler Osmanlı topraklarına katıldı ve Germiyanoğulları Karamanoğulları tehdidine karşı kendilerini güvenceye aldı (1381).
Anlaşmazlığa konu olan ve Hamidili Beyi Hüseyin'in hüküm sürdüğü vilayetler Karamanoğulları tarafından kendi toprakları olarak görülüyordu. Bu durumdan istifade etmek isteyen Murad Gazi, Hamidili Beyi ile anlaşma yaparak ücreti karşılığında bu vilayetleri satın almak istedi. Murad Gazi'yi reddedemeyen Hamidili Beyi bu anlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. Kısa süre sonra Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Yalvaç, Karaağaç ve Isparta vilayetleri askeri kuvvetler teşkil edilerek teslim alındı ve Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Osmanlı İç Anadolu'nun çok önemli vilayetlerini sulh ile fethetmişti ancak bu durum Karamanoğulları'nın bir tehdit unsuru haline gelmesine yol açtı. Murad Gazi, bu husumetin önüne geçmek amacıyla kızı Nefise Hatunu Karamanoğulları Beyi Alaeddin Ali ile nişanladı. Ancak Karamanoğlu Beyi Alaeddin Ali, Osmanlı hakimiyetine girse bile bu topraklardan vazgeçmedi. Zira birkaç yıl sonra (1385) Murad Gazi Balkanlarda seferde iken bölgeyi ele geçirmeye teşebbüs edecek, mağlup olup hanımı Nefise Hatun'un babasından af dilemesi sayesinde canını kurtaracaktır.
Anadolu Beylikleri ile diplomatik ilişkilerin bir diğer cenahı da Amasya ve Kastamonu beylikleridir. Anadolu'nun ipek kervanı olarak kabul edilen Tebriz-Tokat-Amasya-Bursa hattı Osmanlı ekonomisi için büyük öneme sahipti. Bu güzergah üzerinde yaşanan tüm siyasi gelişmeler dolaylı olarak Osmanlı'ya temas ediyordu. Sivas bölgesinde hüküm süren Kadı Burhaneddin, Kastamonu Beyliğinin hakimiyeti altında olan Amasya'yı ele geçirmek için siyasi ve askeri hamleler yapmaktaydı. Bu minvalde Amasya Emiri Hacı Şadgeldi'yi öldürtüp şehri kuşatma altına aldı. Amasya Emirinin oğlu Ahmed, babasının öldürülmesi üzerine Murad Gazi'ye sığındı. Kastamonu Beyi Bayezid'in oğlu Süleyman da aile içi husumetler sebebiyle babası ile düşman olmuştu. Süleyman da babasının gazabından korunmak için Murad Gazi'ye sığınmıştı (1384). Tüm bu gelişmeler Murad Gazi'yi bölgedeki dengelerin bir unsuru haline getirdi. Kastamonu beyinin oğlu Süleyman'ın emrine bir ordu vererek onu Kastamonu'ya gönderdi. Kastamonu Bey'i Bayezid, diğer oğluyla birlikte Sinop'a kaçtı. Böylelikle Süleyman, Murad Gazi'nin desteği ile Kastamonu Beyliğinin başına geçti. Süleyman'ın sadakati pekiştirmek kardeşi Süleyman Paşa'nın kızı Sultan Hatun'u kendisi ile evlendirerek akrabalık bağı kurdu. Böylelikle Kastamonu Beyliği de Osmanlı'nın itaati altına ve hizmetine girmiş oldu.
Murad Gazi'nin Anadolu'nun güçlü beylerinden bir olan Kadı Burhaneddin'e karşı hamlesi ise Memlük Sultanı Berkuk ile ittifak kurmak oldu. Memlük Sultanı ile Kadı Burhaneddin arasında evvelden gelen bir husumet bulunuyordu. Murad Gazi'nin Berkuk ile ittifakı Kadı Burhaneddin'i sindirmeye yeterli oldu. Zira olası bir anlaşmazlık durumunda iki cephede birden savaşabilecek gücü bulunmayan Kadı Burhadeddin, bu ittifaktan sonra Osmanlı aleyhine herhangi bir teşebbüste bulunamamıştır.
Arnavutların Vasallaştırılması (1385)
Murad Gazi, Anadolu'daki meseleleri yoluna koyduktan sonra yeniden Edirne'ye geçti. Anadolu'dan hizmet ve gaza için orduya katılan gaziler için tımar arazileri ve fütuhata ihtiyaç artmıştı. Ancak Sırp prensliklerin ittifak kurması ve Macar Kralının desteğini alması durumunda önemli bir mukavemetle karşılaşmaları söz konusu olabilirdi. Sırp prensler içerisinde en güçlü olanı Knez Lazar diğer prenslikleri bir araya getirmekte muvaffak olamasa da Macar Kralı Luiz ile ittifak kurmayı başarmıştı. Ancak Luiz'in ölümü üzerine (1382) bu tehditte ortadan kalkmış oldu. Artık fetih güzergahının Arnavutluk sınırlarına kadar uzanması mümkün oldu.
Bu minvalde fethedilecek yeni araziler için veziri Hayreddin Paşa'yı vazifelendirdi. Hayrettin Paşa ve Gazi Evrenos Borı, İskete, Marula'yı, Lala Şahin Paşa ise Dırama, Zihne ve Sirez'i aldılar. Ardından her iki kuvvet birleşerek Karafirye'yi köy ve bucaklarıyla birlikte ele geçirdiler. Fethedilen topraklar tımar erlerine pay edilip himaye altına alındı.
Fethedilen toprakların kalıcı bir üs olarak kullanılabilmesi için bölgenin hızla Türkleştirilmesi gerekiyordu. Bu doğrultuda yoğunlukla Manisa'da bulunan Yörükler bu bölgeye göç ettirilerek bölge kalıcı bir üs ve uç beyliği haline getirildi.
Beylerbeyi Lala Şahin Paşa, bu fetihler esnasında ilerleyen yaşı hasebiyle vefat edince yerine Timurtaş Paşa beylerbeyi olarak atandı. Timurtaş Paşa, Lala Şahin Paşa'nın yerini fazlasıyla doldurdu. Fethedilen bölgelerin Türkleştirilmesi ve uç beyliğinin kuvvetlenmesi ile fetihler hız kazandı. Osmanlı kuvvetleri Arnavutluk sınırına kadar ilerlediler. Timurtaş önce Pirlepe'yi aldı. Ardından çok çetin mücadeleler sonucunda Manastır'ı zapt etti. Hemen ardından İştip'i de ele geçirdi. Epir bölgesinde stratejik öneme sahip birkaç noktayı da kontrol altına aldıktan sonra Savra ovasına kadar ilerleyişini sürdürdü. Arnavutluğun en güçlü prensi durumunda olan 2. Balşa, Timurtaş Paşa'ya karşı oldukça kuvvetli bir direniş göstere de Timurtaş Paşa, çetin bir mücadelenin sonunda Balşa'yı da mağlup ederek kesin bir zaferle Arnavutluğu fethetmiş oldu. Bu zaferden sonra Arnavutluk asırlar boyu devam edecek olan Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. Balşa'nın mağlubiyetinden sonra diğer Arnavutluk prensleri de Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler. (1383-1385)

alone.. ☕
|