Etnik Unsurların Ortaya Çıkışı ve İlk Irklar
Etnik unsurların ortaya çıkışı ve İlk Irklar. İnsan oğlunun genetik olarak ayrışması ve ilk ırkların ortaya çıkışı.
Tüm insanlık aynı soydan geliyorsa neden birbirimizden farklıyız? Bu soru kuşkusuz çoğu insanın zihninde belki yersiz ama cevabı merak edilen bir soru. İnsanoğlu, kökeninde tek bir tip insan topluluğundan türemişse fiziksel ve genetik olarak nasıl bu denli farklı ve çeşitli olabiliyorlar sorusunun yanıtlarını araştıracağız.
Dünya, milyonlarca yıl önce ortaya çıkan ilk canlı hücre ile canlıların yaşam alanı olmaya başladı. Aradan geçen milyonlarca yıl canlıların çeşitliliğini arttırdı ve o kutsal kıvılcım ile insanoğlu ortaya çıktı. Zaman içerisinde sayıları arttı, yaşadıkları coğrafyaya sığamadılar ve göç ettiler. Bu göç hareketleri ile dağınık coğrafyalarda kendilerine has kültürel ve genetik özellikler kazanarak kendi etnik varlıklarını ortaya çıkarttılar.
İlk İnsanlar (100.000 – 70.000 yıl önce)
İnceleyeceğimiz tarih süreci, günümüzden 100 bin yıl öncesine kadar geriye gidecek. Günümüz imkanlarıyla yapılan araştırmalar gösteriyor ki insanoğlunun ilk ataları günümüzden 100 bin yıl kadar önce ortaya çıktılar. Her ne kadar bilim dünyası, insanlığın kökenini 200 Binli yıllara kadar götürse de Cromagnon (Kromagnum) adını verdikleri canlıları insan olarak telafuz etmekten kaçınırlar. Bu nedenle bilimsel ihtilafa girmeden insanoğlunun günümüzden 100 Bin yıl önce yaşadığına dair kanıtlara itibar ederek bu tarihi 100 Bin yıl öncesi olarak düşünebiliriz.
Sayıları birkaç bin olarak düşünülen bu küçük insan topluluklarının Afrikanın Güneyinde ortaya çıktığı kesinleşmiştir. Bu topluluk, 100 Bin yıl kadar önce Güney Afrika sahillerinde kendilerine yaşam alanı oluşturdular. Daha çok mağara ve oyuklarda küçük topluluklar halinde yaşayarak tabiatın imkanlarıyla varlıklarını uzun bir süre koruyabildiler. Bugünkü Afrika yerlilerinin ataları olan bu ilk insan topluluğu, zaman içerisinde çoğalarak göç etme ihtiyacı hissettiler. Binlerce yıl sürecek bu göç hareketleri, henüz tekerleğin bulunmadığı, hayvanların evcilleştirilmediği dönemin imkanlarıyla kısa ve küçük hamlelerle gerçekleşti. Bir bölümü Güney Afrikada kalan, diğer bölümü kuzeye doğru göç eden ilk insan topluluklarının göç yolları yine Afrika sahilleri olmuştur. Güney Afrika’nın doğusundan Kızıl Denize doğru uzanan göç yolculuğu günümüzden 70 Bin yıl öncesine kadar devam etti. Ancak bu göç yolculuğu Afrika’nın kuzeyinde sona erecektir. Zira henüz buzul çağının etkisinden kurtulamayan yerküre’nin Kuzey bölgeleri buzullarla kaplı olmasına rağmen Afrika’nın kuzeyinde çöl iklimi hakimdi. Kuzey Afrika’nın neredeyse tamamında etkili olan çöl iklimi ilk insan toplulukları için aşılması imkansız bir engel teşkil ediyordu. Daha fazla kuzeye ilerleyemeyen topluluklar için yeni bir yol alternatifi daha vardı. Arap yarımadası.
Günümüzden 70 bin yıl önce buzul çağının etkisiyle sular daha sığ ve karasal sınırlar daha yakındı. Bugün Afrika ile Arap yarımadasını birbirinden ayıran Kızıl Deniz’in en yakın noktası Aden Körfezi ile Kızıldeniz’i ayıran darboğazdır. Günümüzde 30 kilometre uzaklıkta bulunan bu boğaz, şüphesiz buzul çağının etkili olduğu tarihlerde, suların daha sığ olması sebebiyle birbirlerine çok daha yakındı. Bu sığ boğazdan yürüyerek geçebilen ilk insan toplulukları artık yeni bir adaya ayak bastılar. İnsanoğlu için dönüm noktası da işte bu göç hareketidir.
İnsanoğlunun Yeryüzüne Yayılması
Güney Afrika’dan yola çıkan ilk insan topluluklarının bir kısmı Güney Afrika’da kaldı, diğer kısmı Göç yolculuğuna başlayarak Arap yarımadasına ulaştı. Günümüzden 70 Bin yıl önce başlayan bu yolculuk şüphesiz mutlu sonla bitti ve insanlık tarihi için yeni bir başlangıç oldu. Arap yarım adasına ayak basan topluluklar, yine güney sahillerini takip ederek Asya’ya ulaştılar.
Dünya tarihi şunu açıkça kabul etmiştir ki ; Dünyanın ilk medeniyetleri ve kültürleri Asya’da ortaya çıkmıştır. Zira Afrika’dan sonraki ilk durak olan Asya, geniş bozkırları ve zengin tabiatıyla insanoğlu için muazzam bir yaşama imkanı sağlamıştır. 70 Bin li yıllarda Asya’ya ayak basan insanoğlu, 60 Binli yıllara gelindiğinde çoğalarak Asya bozkırlarında geniş insan kütleleri haline geldiler. Afrika’dan Arap yarım adasına, oradan da Asya’ya ulaşan insan kütleleri, Asya’dan Dünyanın tüm diğer kıtalarına da ulaşma şansı buldular. Böylelikle 70 Bin’li yıllarda başlayan güç hareketi 10-20 bin yıl içerisinde Dünyaya yayılarak günümüz insanlarının ilk atalarının ilk medeniyetleri kurmalarına ön ayak oldu.
Günümüz teknolojilerinin sağladığı imkanlarla onbinlerce yıl önce gerçekleşen bu göç hareketlerinin izlerine ulaşabiliyoruz. Yapılan çalışmalar ortaya koymuştur ki Dünya toplulukları bulundukları coğrafya’ya Asya’dan göç etmiş ve Buzul Çağının etkisini kaybetmesi ve suların yükselmesiyle kıtalar göç hareketlerinden sonra ayrılmıştır.
|