Konu: Kimmerler
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #2
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart

Kimmerlerin Tarihsel Serüveni

Kimmerler, M.ö. 20. Yüzyılda Kırım, Kafkaslar ve Doğu Karadeniz coğrafyasında ortaya çıkmış, M.ö. 800’lerde yine kendileri gibi bir Türk Kavmi olan İskitler’in Kafkaslardan gelmeye başlamasıyla bölgedeki hâkimiyetlerini kaybederek Doğu Anadolu ve Güney Karadeniz hattına çekilmek zorunda kalmış, bu bölgede yaşayan Lidyalılar, Asurlar ve Urartular arasında sıkışarak zayıflamış ve M.ö. 700’lerde bölgedeki üstünlüğünü kaybederek iki kol halinde Balkanlar ve Hazar Denizi bölgelerine göç ederek bölge halklarının içerisine karışmışlardır.

Kimmerler’in keşfedilmesi ve Milât Öncesi tarihteki medeniyetler arasında yerini alması 17. Yüzyılın sonlarında mümkün olabildi. Bu tarihe kadar varlıkları gün yüzüne çıkartılmamış olan Kimmerler, İskitlerin yaşadığı bölgelerde arkalarında bıraktığı Kurganlar için define avcılığı yapan bir çetenin çok değerli bir eser ele geçirmesi ve yakalanmasıyla ortaya çıkmıştır. Kimmerlere ait bir Kurganda kazı yaparak kıymetli bir tarihi eseri ele geçiren bu çete üyeleri dönemin Slav Devleti tarafından yakalanmış, yaptığı kazı ile ele geçirdiği kıymetli tarihi eser ise önemi hasebiyle Çar 1. Petro’ya ulaştırılmıştır. Slav Devleti, defineye el koyarak bu tarihi eseri St. Petersburg’a götürür. Koleksiyoncuların tarihlendirilemeyen bu esere yoğun ilgi göstermesi üzerine ise söz konusu bölgedeki arkeolojik çalışmalar hız kazanır ve Kimmer Medeniyetine ait kalıntılar birer birer ortaya çıkmaya başlar.

Ortaya çıkan tarihi eserler, Kurganlardan çıkartılmış olmaları hasebiyle önce İskitlere mâl edilir. Ancak zamanla Kimmerler adlı bir medeniyete ait olduğu anlaşılır ve tarih kayıtlarında yeni bir sayfa açılır. Rus arkeologlar ve Asya tarihçileri bu konu üzerinde araştırmaları derinleştirirler. İskit araştırmaları beraberinde Kimmerler Medeniyetinin kalıntıları ile ilişkilendirilir ve her iki medeniyet birlikte araştırılmaya başlanır. Elde edilen bulguların teknik araştırmaları (Karbon testleri, yaş belirleme, yapım teknikleri, v.b.) ise 19. Yüzyılda gerçekleştirilir ve 20. Yüzyıla gelindiğinde Kimmerler’in Turanid olmakla birlikte müstakil bir medeniyet olduğu kesinleşir.

Elde edilen arkeolojik bulgular, Kimmerlerin M.ö. 2000 ile M.ö. 800 yılları arasında Hazar Denizi ile Tuna Nehri arasında yaşadıklarını ortaya koymuştur. En derin izlerini bıraktıkları Kırım bölgesi ise Kimmerler Medeniyetinin merkezi kabul edilir. Zira Kırım Yarımadası, ismini bu medeniyetten almış, Etimolojik kökeni itibariyle kelimenin kökünü teşkil eden KMR, KRM olarak evrilerek bu isim ile günümüze kadar ulaştırmıştır.

Ön Türklerin Ural-Altay kolunu teşkil eden Kimmerler, Kırım, Kafkasya ve Avrasya Bozkırlarına 1200 yıl gibi uzun bir süre ev sahipliği yapmışlardı. Peki Kimmerler buraya gelmeden önce nerede yaşamışlar ve sahip oldukları kültürel birikimleri nerede elde ederek hangi demografik serüvenle Avrasya Bozkırlarına sürüklenmişlerdi? Elbette bu soruların cevabı, tüm diğer Türk Kavimlerinde olduğu gibi Kimmerler içinde aynı istikameti işaret etmektedir. Sümerler!

Türk Toplumlarının atası olan Afanasyevo İnsanları, M.ö. 7000’li yıllarda Aral gölünde ortaya çıkmış, M.ö. 5000’li yıllarda bugünkü Türkmenistan havzasına ulaşmış, buradan da Orta Doğu bölgesine yerleşerek Sümerler Medeniyetini kurmuşlardı. Bu tarihe kadar ortak kültür ve toplumsal yapıya sahip bu toplum, Sümerler dönemine kadar kendilerine muhtelif isimler vermiş, özerk bir yapıya sahip olsalar da toplumsal ayrışmaların meydana gelmediği bu tarih öncesi devirlerde müstakil bir kültürel doku kazanarak diğer tüm medeniyetlerden ayrılmışlardı. Sümerler dönemi ile Dünyanın ilk medeniyetini inşa eden bu toplum, Sümerlerin yıkılmasından sonra küllerinden kavimler, medeniyetler ve toplumlar çıkartmış, bu toplumlardan biri de Türkler olmuştur.

Sümerlerin Semitik kavimler tarafından yıkılmasından sonra (M.ö. 2000), Sümer Medeniyetinin mensupları olan toplumlar Sümer bütünlüğünden ayrılarak kendi kimliklerini ve unvanlarını kazandılar. Merkezi koruyucu idarenin ortadan kalkması ile birlikte aynı otoritenin altında birleşemeyen bu toplumlar, hükümdarlarının isimlerini alarak kendi kimliklerini edindiler ve kendi merkeziyetçi yapılarını muhafaza ederek tarih sahnesine müstakil birer toplum olarak çıktılar. Bu toplumlardan Asşur’a bağlı olanlar Asurlular, Arpadşad’a bağlı olanlar Araplar, Aram’a bağlı olanlar Aramiler, Elam’a bağlı olanlar Elamlılar, Türk’e bağlı olanlar Türkiler olarak tanımlandılar.

Sümer toplumu asli unsur olan Afanasyevo insanları tarafından kurulmuşlardı ancak devletin asli unsurları olan Afanasyevo insanları (Turanid Kavİm), Sümer devleti sonrasında bir kısmı yerleşik kalarak Mezopotamya’nın yerlileri olmuş, bir kısmı ise bu coğrafyadan göç ederek farklı medeniyetleri tarih sahnesine çıkartmıştır. Mezopotamyada kalmayın tercih eden Sümerliler Semitik kavimlerle yakın münasebet içerisine girerek günümüzdeki Ortadoğu kavimlerinin atalarını meydana getirdiler (Asurlar, Urartular, Elamlılar, Aramiler, Museviler, Ortadoğu Arapları, v.b.). Sümer Medeniyetinin yıkılmasından sonra burada kalmayıp göç eden Sümerliler ise sahip oldukları kadim kültürü (Afanasyevo Kültürü) Anadolu, Kafkaslar, İç Asya ve Balkanlara taşıyarak Ön Türk Kültürü olarak tanımladığımız Afanasyevo kültürünü dünya coğrafyasına taşıdılar. Bu sebeptendir ki Ön Türkler olarak adlandırdığımız Afanasyevo kültürünü taşıyan Turanid Kavmin izlerini tarih öncesi devirlerde çok farklı coğrafyalarda görebilmekteyiz.

Kimmerler de Sümer Medeniyetinin yıkılması sonrasında vücut bulmuş ve tarih sahnesine çıkmışlardır. Sümer Medeniyeti, birliğini kaybettikten sonra Semitik kavimlerin (Akadlar) istilalarına maruz kalınca Mezopotamyayı terk eden Turanid Kavim üç farklı kola ayrılarak bölgeyi terk ettiler. Birinci kol doğu istikametinden İç Asya’ya göç ederek Hing-Nu’ları meydana getirdiler. Diğer bir kol Anadolu’nun içerisine girerek Batı’ya ilerlediler ve Etürks/Truska toplumlarını meydana getirdiler. Diğer bir kol ise Kuzey’e doğru ilerleyerek Kafkaslar ve Kuzey Karadeniz hattına göç edip Kimmerler’i meydana getirmişlerdir.

Sümer Devletinin yıkılması üzerine Hazar Denizinin güneyinden Kafkaslar ve Doğu Avrupa hattına ulaşan Kimmerler, burada hem nüfuz hem de kültürel olarak büyük bir medeniyet inşa ettiler. Kimmerler’in en önemli yerleşim yerleri olan Kırım Yarımadası, Kimmer medeniyetinin derin izlerini taşımaktadır. Bu bölgede ortaya çıkartılan Kurganlar üzerinde yaş tetkikleriyle elde edilen bulgular Kimmerlerin bu bölgeye M.ö. 2000’li yıllardan itibaren yerleşmeye başladığını göstermektedir. Kırım ile birlikte Kafkaslar bölgesinde de yerleşik durumda olan Kimmerler, Tunç çağının taşıyıcı ve temsilcileri olarak ön plana çıkmışlardır.

Kimmerler, Kafkaslar ve Doğu Avrupa hattına göç hareketlerine giriştiği dönemde bu bölgede Hint-Avrupa kökenli bazı küçük kavimler ve Yunanların ataları olan Akha’lar yaşamaktaydılar. Kalabalık kitleler halinde bu bölgeye göç eden Kimmerler, bu iki kavmin yaşam alanlarını daraltmışlardı. Kimmer baskıları nedeniyle yaşadıkları bölgeyi terk etmek zorunda kalan Hint-Avrupa kavimleri Avrupa’nın içlerine doğru kaydılar ve bugünkü Ukrayna bölgesine göç ettiler. Akhalar ise Batı Karadeniz hattını takip ederek önce Balkanlar sonra Yunanistan yarımadasına doğru göç hareketine giriştiler. Kimmerlerin Doğu Avrupa’ya ilerleyişleri, kendilerinden daha az sayıdaki bölge kavimlerinin göç etmelerine neden olarak Avrupa’da bilinen ilk kavimler göçünü meydana getirmiş oldu.

Kimmerler, M.ö. 1300 ile M.ö. 800 yılları arasında Kafkaslar bölgesine yayıldılar ve yaşam alanlarını Volga nehrinden Dinyeper’e, Kırım’dan Doğu Avrupa bozkırlarının kuzey ormanlarına kadar genişlettiler. Kimmerlerin bu bölgede bıraktıkları en büyük miraslar ise Ahşap yapıdaki kurganlar ve ata mezarları olmuştur.

Kimmerler hakkındaki arkeolojik buluntular, bu bölgede M.ö. 2000’li yıllardan itibaren yaşamaya başladıklarını göstermektedir. Kimmerler’in yazılı kaynaklarda karşımıza çıkması ise M.ö. 800’lü yılları bulur. Kimmerler ile yakın münasebet içerisinde bulunan Akha’ların Kimmerler hakkında elde ettiği bilgiler Antik Yunan tarih kaynaklarına yansımış, bu kaynaklarda Kimmer toplumu Kymmerioi/Kymmerio olarak telafuz edilmiştir. Kimmerler hakkında literatür olarak ifade edilebilecek ilk kayıtlar Homeros tarafından kaleme alınmıştır. Antik Yunan Tarihçisi Homeros, Kimmerlerin Yer Altı Tanrısı Hades’in karanlık gölgelerinde yaşadıklarını ifade eder. Homeros’un bu ifadesi, Kimmerlerin dönemin en güçlü toplumlarından olan Antik Yunan kavimler üzerindeki ürkütücü etkisini göstermektedir.

Diğer bir Yunan Tarihçisi Heredotos ise İskitler ve Kimmerler hakkında önemli bulgular kaydetmiştir. Heredotos, Kimmerler’in Volga - Dinyeper havzasının ilk sakinleri olduklarını belirtir. Diğer bir Antik Yunan Tarihçisi Strabon ise bu bilgileri teyit eder. Kimmerlerin İskit istilalarından sonra Kafkaslardan çekilmesinden sonra bu bölgeye yerleşen Antik Yunan toplumlar, bu bölgelere Kimmerikum, Kimmeris, Kimmerike gibi adlar vermişlerdir. Hatta günümüzde Kerç boğazı olarak bilinen Kırım Körfezi, bu tarihlerde Bospuruk Kimmerius yani Kimmer Boğazı olarak adlandırılmaktadır.

  Alıntı