Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #3
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart

Krum / Kurum Dönemi (813 – 814)

Avar İmparatorluğunun yıkılmasıyla Avar bünyesinde varlıklarını sürdüren Tuna bölgesi Bulgarlarının lideri Krum Han, Tuna Bulgarlarının bünyesine girmesiyle gücünü Tuna Bulgarları üzerinde nüfuz haline getirerek yönetime geçti. Krum Han, hem Tuna Bulgarlarının içerisindeki idareyi düzenledi hemde Avarlar’ın yönetimi altında bulunan bölgelerdeki otorite boşluğundan istifade ederek Macaristan ve Transilvanyayı sınırlarına kattı. Krum Han döneminde Tuna Bulgarları, ozamana kadarki en geniş hakimiyet alanına kavuşmuş oldu.

Krum Han’ın ilerleyişinden tedirgin olan Bizans İmparatoru Nikepholos, 811 yılında Bulgar Başkenti Pereyaslav’a yürüyerek Krum Han ile karşı karşıya geldi. Krum Han, Nikepholos’u mağlup ederek Nikepholos’uda savaş meydanında öldürdü ve ordusunu dağıtarak Bizans’ın Tuna Bulgarları üzerinde baskı oluşturmasını önlemiş oldu. Bunun üzerine Nikepholos’un varisi 2. Mikhael, ordusunu toparlayıp güçlendirerek Krum Han’ın üzerine yürüsede Krum Han, Mikhael’ide mağlup ederek otoritesini ve gücünü sağlamlaştırdı. Bu galibiyetin üzerine Bizans’ı ortadan kaldırmak için “Altın Mizrağını Yaldızlı Kapuya (Yedikuledeki Tören Kapısı) Asmaya” yemin etti.

Bizans tehlikesini bertaraf ettikten sonra Sofya, Niş ve Belgrad şehirlerini işgal ederek Avrupa-Ortadoğu arasındaki en büyük Ticaret ve Askeri sevkiyat yolunu kontrolü altına almış oldu. 813 yılında Bizans’ın üzerine yürüyüp Filibe üzerinden Edirne’yi kuşatarak ilerlemeye devam etti. Bizans’ı ortadan kaldırma yemini eder Krum Han, Bizans surlarına kadar ilerleyip bugünkü İstanbul’u kuşatma altına aldı. Fakat saldırıların en şiddetli döneminde 13 Nisan 814’de ağzından kan gelerek ölünce kuşatma durduruldu ve Bulgar ordusu geri dönmek zorunda kaldı. Krum Han’ın ölümünden sonra oğlu Omurtag yönetime geçti.


Omurtag Dönemi (814- 831)

Babası Krum Han’ın İstanbul kuşatmasında ölmesinden sonra yönetime geçen Omurtag, Tuna Bulgarlarına tarihinin en parlak dönemini yaşattı. Önce Bizans ile 30 senelik barış ve ticaret anlaşması imzalayarak toplumunun refahını yükseltti. Bizans’ı kıskandıracak güzellikte şehirler, saraylar, su yolları, abideler, mimari eserler miras bırakmıştır. Bu mirasların içerisinde beklide en değerlisi olan 40M² lik Kitabeli Krum Han’ın Altın Kabartması bugünlere kadar ulaşmıştır.

Ülkenin refaha kavuşması ve güçlenmesinin yanında Slav boylarının giderek nüfuz kazanması ile Hristiyanlığın toplum içinde rağbet görmeye başlamış olması Omurtag’ı rahatsız etti. Omurtag, Türk’lüğün temel taşlarından olan Gök Tanrı inancının korunması ve Kültürel yozlaşmanın önüne geçilmesi amacıyla Hristiyanlığa karşı sert önlemler almıştır.

O dönemde Bizans’a düşman tutum içerisinde bulunan Frenk İmparatorluğu (Bugünkü Fransanın Kökeni) ile uzlaşmaya çalışsa da başarılı olamayınca Tuna-Sava-Drava havzasını ele geçirerek Roma devrinden beri terk edilmiş olan Tuzlaları (Tuz İmalat Havzaları) yeniden işletmeye başlayıp Devletine büyük bir servet kazandırdı. 831 yılında vefat ettiğinde arkasında Muazzam Şehirler ve Müreffeh bir toplum bıraktı. Vefatından sonra yerine oğlu Malamir/Balamir geçti.


Malamir Dönemi (831 – 836)

Malamir / Balamir, babasının vefatından sonra yönetime geçerek müreffeh ülkesini, babası gibi Barışçıl şekilde ve Hristiyanlığa karşı önemli tedbirler almaya devam ederek yönetti. Ülke içerisindeki Slavların nüfuz kazanmasını engellemek, Bizans’ın misyonerlik faaliyetlerinin önüne geçmek ve Şehir yaşantısına alışmaya başlayan Bulgar topluluklarını Kültürel değerlerden uzaklaştırmasını önlemek amacıyla Hristiyanlığa karşı tedbirler alarak kısa bir dönemde olsa Devletin dirliğini muhafaza etti. Vefatı ile yerine Presyan geçti.


Presyan Dönemi (836 – 852)

Omurtag’ın torunu olan Presyan, babası Zvinitzi gibi Slavlaşmış bir Bulgardı. Slav hanımlarla evlenen Bulgar beylerinin çocukları zaman içerisinde Slav kültürünün tesirinde kalarak dini ve kültürel değerlerini kaybediyorlardı. Bu açıdan Presyan’da kültürel değerleri muhafaza etmeyi düşünen bir Han sıfatı taşımıyordu. Presyan döneminde Slavlaşma hızlanarak Bizans ile iyi ilişkiler içerisine girilmesiyle Hristiyan misyonerlerin ülke içerisindeki faaliyetleri artmaya başladı. Hem Slav kültürü, hem de Hristiyanlık Tuna Bulgarları arasında muteber hale gelmeye başlayınca Bulgar Beylerinin otoriteleri zaman içerisinde zayıflayarak nüfuzlarının azalmasına neden oldu. Presyan yönetimindeki 16 yıllık dönem, Tuna Bulgarları açısından çöküşün başlangıcı niteliğini taşıyordu. Kendisi Hristiyanlığı kabul etmemiş olmasına karşın ülke içerisindeki Hristiyan faaliyetleri engelleme teşebbüsünde bulunmayıp, yönetimdeki Slav hakimiyetini kolaylaştırmasıyla Tuna Bulgarları açısından bir kırılma noktası oluşturmuştur. 852 yılında vefatı ile yerine oğlu Boris Han geçti.


Boris Dönemi ve Yıkılış Süreci (852 – 1018)

Slav boylarının nüfuz kazanması ve yönetimi giderek eline geçirmesiyle kültürel olarak da yozlaşan Bulgar toplulukları, Slav kavimlerin arasında önemsiz bir unsur halini almaya başladığı Boris dönemi, Tuna Bulgar devletinin yıkılışını da beraberinde getirmiştir. Boris döneminde, bu çalkantılı dönem iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı.

Boris, 864 yılında İlgi duyduğu Hristiyanlığı kabul ederek devlet dini olarak Hristiyanlığı benimsedi. Hristiyanlıktan uzak duran Bulgar toplulukları, Slavların nüfuz kazanması ve yönetimi ellerinde bulundurması nedeniyle kuzeye doğru göç etmeye başladılar. Yerleşik Bulgar topluluklarınında kısmen Slavlaşması Tuna Bulgar Devletinin Türk’lüğünü ortadan kaldırmaya başladı. Boris Han, 889 yılında manastıra kapanarak yönetimi büyük oğlu Vladimir’e teslim etti.

Vladimir, yönetime geçmişti ancak Gök Tanrı inancı ve Türlüğünü önde tutarak babasının çıkardığı pek çok yasayı da iptal etti. Bu hareketiyle Bulgar topluluklarının desteğini almasına rağmen nüfuzu güçlü olan ve Hristiyanlaşmış olan Slav boyları bu durumdan hoşnut olmadı. Vladimir’in yaptıklarından haberdar olan Boris, 893’de manastırdan çıkarak tekrar yönetime geçti. Oğlu Vladimir’in canlı halde gözlerini çıkartarak öldürdü ve yerine küçük oğlu Simon’u yönetime geçirir.

Simon döneminde Bulgar Toplumu toplu halde Hristiyanlığa geçerek Slav kültürünün etkisi altında kaldılar. Bulgar Türkçesi de Slav dilinin etkisi altında kalarak asimile olur.

Simon’un yönetime geçmesinden sonra Tuna Bulgar Devleti’nin Türk Devleti sıfatı ortadan kalkmış olur. Zira kısa bir süre sonrada yıkılarak “Slav Hristiyan Bulgar Devleti” kurulur. Bugünkü Bulgaristan’ın temelini oluşturan bu devlet, bir Türk boyunun adı olan “Bulgar” kelimesini devlet ismi olarak kullanmaya halen devam eder.






alone.. ☕
  Alıntı