Konu: Uygurlar
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 07.Ekim.2018   #2
DurumuÇevrimdışı
Baby
Baby - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Üye No: 6
Üyelik tarihi: 04.Ekim.2018
Şehir:
Mesaj Sayısı: 273
Konu Sayısı: 73
Beğendikleri: 47
Alınan Beğeni: 40
HF Ticaret Sayısı: (0)
HF Ticaret Yüzdesi: (%)
Ruh Hali
Kan Grubum:

Standart

Kutluk Bilge Kül Kağan (744 – 747)

Kutluk Bilge Kül Kağan, 744 yılındaki mücadelesinden sonra kurduğu Uygur Devletini, ortak Türk kültürü doğrultusunda idame ettirmiştir. Göktürk devlet teşkilatlanmasını ve Türk kültürünün etken nitelikleri Uygurlar döneminde de görülmektedir. Ancak, kültürün yanı sıra dini inanışlarında, geleneksel Türk dini olarak kabul edilen Gök Tanrı (Şamanizm) inancının yanı sıra Mani adlı bir dinde itibar görmeye başlamıştı. Bu din, et yemeyi, her ne sebeple olursa olsun insan öldürmeyi yasaklayan, Hıristiyanlık, Zerdüştlük ve Budizm inanışlarının bir karışımıdır.

Kutluk Bilge Kül Kağan, Uygurların Devlet teşkilatının kurulması ve otoritesine kavuşmasından kısa bir süre sonra vefat ettiğinde yerine oğlu Bayan Çur yönetime geçti.

Bayan Çur Dönemi (747 – 759)

Bayan Çur, babasından devraldığı Uygur devletini babası gibi savaşçı kimliğiyle yöneterek devletinin hakimiyet sahasını kuzey, güney, doğu ve batı yönlerine doğru genişletmiş, Kuzeyde Kırgızlar, Batıda Karluklar, Türkeşler ve Basmıllar, bunların yanında Sekiz Oğuz, Dokuz Tatar ve Çik boyları Uygur hakimiyetine karşı güçlerini birleştirmişse de Bayan Çur, tüm bu Türk boylarının isyanlarını bastırarak hakimiyet sahasını genişleterek bu toplulukların bulunduğu bölgelere oğullarını yabgu ve şad olarak tayin etmiştir.

Bayan Çur’un yönetime geçmesinden sonra ilk yaptığı işlerden biride, tarım ve ticarette merkez niteliği taşıyan Karaşar ve Beş Balıg şehirlerini tesir altında tutmuş olmasıdır. Bu bölgeler, halkın tarım ve ticaret ile uğraşarak geçimlerini sağladığı önemli merkezlerdi. Bayan Çur, bu bölgeye Uygur topluluklarının yerleşmesini ve tarım ve ticarete yönelmesini sağlamıştır.

751 yılına gelindiğinde, hem İslam Tarihi hem de Türk Tarihi için çok önemli bir savaş meydana geldi. Tarih kayıtlarında Talas Savaşı olarak geçen bu mücadelede Asyanın içlerine ilerlemek isteyen Araplar Çine kadar ilerlemişti. Tarihin bu ilk Arap-Çin savaşı, aynı zamanda Araplar ile Türklerin ilk teması niteliğini taşıyordu. Bayan Çur, bu savaşta Arap’ları destekleyerek kendisine bağlı olan Karlukları Arap ordusuna yardıma göndermiştir. Araplar, bu savaşta muhakkak ki Karluklarında yardımı ile Çin’i ağır bir mağlubiyete uğratarak Çin’i asyanın içlerinden çekilmeye mecbur bıraktı. Uygurlu halkı Turfan bölgesindeki Karaşar-Beşbalıg şehirlerine göndererek burada nüfuz kazanmayı amaçlayan Bayan Çur, Çin’in Talas savaşını kaybetmesiyle neticesinde iç asya ve Turfan bölgesinden tamamen çekilmesiyle bu bölgeye tamamen hakim hale gelerek Turfan bölgesindeki tarım ve ticaretin ev sahibi oldu. Çin’inde bölgeden çekilmesi ve Çin tehdidinin ortadan kalkması Uygurların, tarım ve ticaret ile ilgilenerek refah seviyelerini yükseltmesine olanak sağlamıştır. Uygurlar, böylece ticaretin bir gereği olarak şehir yaşantısına geçerek yerleşik düzende yaşamaya başlamışlar, refah seviyelerinin yükselmesiyle de eğitim, sanat ve kültüre daha çok zaman ayırmışlardır. Bu nedenle Türk tarihinde şehir hayatına ilk geçen toplum Uygurlar olmuştur.

Çin, Talas savaşındaki ağır mağlubiyetten sonra iç karışıklıklar yaşamaya başladı. Çin’e tabi topluluklar birleşerek ayaklanıyor, bu ayaklanmalar Çin’in saltanat ailelerinin birbirleri ile olan mücadelelerini de kızıştırıyordu. Bu ayaklanmalardan birinde, annesi Türk olan Anluşan adında bir Çin generali, Tibetlilerden oluşan 200 bin kişilik bir atlı kuvvet oluşturarak Çin’e karşı mücadele içine girişti. Çok sayıda süvariden oluşan ordusu ile 756 yılında Loyang’ı, 757 yılında ise Çangan’ı zaptetti. Zor durumda kalan ve bu saldırıya karşı güçsüz durumda olan Çin, Bayan Çur’dan yardım istemek zorunda kaldı. Çin – Uygur ilişkileri daha çok Çin’in menfaatleri ekseninde gelişmekteydi. Ancak bu kez Çin zor durumdaydı ve Uygurların yardımını istiyordu. Bayan Çur, Çin hanedanlığına yardım ederek Almuşan’ın saldırılarını engelledi ve zaptettiği Loyang ve Çangan’ı geri aldı. Çin hanedanı, Bayan Çur’un bu yardımına karşılık 20 Bin ton ipek, Uygurlu tücarların Çin’e girişine izin ve Hanedanın kızını verdi. Bayan Çur, bu savaşın sonunda 20 Bin ton ipeği almış, Çin prensesi ile evlenmiş, Turfan bölgesinde ticaretle uğraşan Uygurların Çin’e girişi içinde anlaşmış oldu.

Bayan Çur, yönetimde bulunduğu 12 yıl içerisinde devletinin hakimiyet sahasını genişletmiş, Uygur toplumunun tarım ve ticarete yönlendirerek refah seviyesini yükseltmiş ve şehir düzenine geçerek toplumunu yerleşik hale getirmiştir. Kültür ve sanat alanında da ilerleyen Uygurlar, bugünlere kadar ulaşan pek çok yazıt, kitabe ve sanatsal eseride Bayan Çur döneminde ortaya çıkartmıştır.

Bayan Çur, 759 yılında vefat etmiş ve yerine oğlu Bögü geçmiştir.


Bögü Dönemi (759 – 779)

Bögü, 20 yıl gibi uzun bir süre Uygurları yönetmiş ancak aynı zamanda Uygurların felaketini hazırlamıştır. Bögü, atalarından miras gelen yegane din ve kültür değeri olan “Tek Tanrı” Şamanizm inancını terk ederek Manieizm adlı bir dine inanmaktaydı. Bu din, Asya bölgesinin bir kısmında ve Çin’in içerisinde küçük bir zümrede itibar gören bir dindi. Bögü, bu inanışını toplumuna yaymak amacıyla pek çok teşebbüste bulundu. Pek az kişinin itibar ettiği bu inanış, Uygurların Savaşçı kişiliğini yok ederek Uygurların gücünün zayıflamasına ve yıkılmasına sebep olacaktı.

Çin’in Uygurlar ile olan münasebetleri daha çok Çin menfaatlerine dayalı gelişiyordu. Bögü, önceleri babası Bayan Çur gibi Çin ile iyi ilişkiler içerisinde bulunuyordu. Ancak Çin’i zayıf bir anında yakalayıp mağlup etmek ve Uygurları Asyanın yegane gücü haline getirmek arzusundaydı. Bu amaçla, Çin’in iç karışıklıklar yaşayarak zayıfladığı bir dönemde hayalini gerçekleştirme hazırlıklarına girişti. Esasında Çin çaşıtı olmayan ancak yönetimi ele geçirmeyi amaçlayan veziri Baga Tarkan, Bögü’yü öldürerek Bilge Kağan ünvanıyla tahta geçti (779). Baga Tarkan’da Bögü gibi Manieizm inancına sahipti ve Bögü gibi Manieizm inancının toplum içerisinde rağbet görmesi için çalışarak Uygurların Manieizm dönemini hızlandırdı. Bu teşebbüs zaman içerisinde Uygurların sonunu hazırlayacaktı.

Tun (Tang) Baga Tarkan Dönemi (779-790)

Bögü’yü öldürerek yönetimi eline alan Baga Tarkan, kendisine “Alp Kutluk Bilge” ünvanı verdi. Bu unvan onun politik kişiliğinide yansıtmaktaydı. Toplum içerisindeki sosyo-politik durumu ve toplum içerisindeki adaleti sağlamak amacıyla Türk’ler için Anayasa niteliği taşıyan Töre’leri kanun nizamıyla şekillendirdi. Böylece Uygurlar hem yerleşik düzene geçmiş hemde yeni yaşam tarzları sosyal ve ticari yönden yasalaştırılmış Töre Kanunlarıyla düzene girmiş oldu. Bu olumlu gelişmelerin yanında Töre’ye Manieizm referanslı kanunlar getirerek de Tek Tanrı inancının asimile olmasına sebep olmaktaydı.

Baga Tarkan, sosyal ve politik alanlardaki faaliyetlerinin yanında askeri yönden de aktif bir yol izledi. Çin’li bir prensesle evlenerek yegane tehdit ve düşman olan Çin ile iyi ilişkiler kurdu. Bunun yanında Uygurlu tüccarların Çin’e yaptıkları ticari faaliyetlerini de hızlandırdı. Ülke içerisinde de isyan ve ayaklandırmalara mahal vermeyerek iç huzuru tahsis etti. Uygurlar için önemli tehditlerden biride kuzey bölgesinde bulunan ve ileriki dönemlerde Uygurların yıkılmalarına neden olacak Kırgızlar bulunuyordu. Baga Tarkan, kuzey bölgesindeki Kırgızların Uygurlar üzerinde kurmaya çalıştığı baskıları da bertaraf ederek püskürttü ve bir süre içinde olsa tehlike olmaktan uzaklaştırdı.

Baga Tarkan, Uygurları yönettiği 10 yıl süre içerisinde Uygurların sosyal yaşantısını düzene sokarak bölgesindeki gücünü muhafaza etti. Bu müspet faaliyetlerinin yanında Manieizm inancının da yayılmasında önemli rol oynayarak toplumun Tek Tanrı inancından uzaklaşarak asimile olmasına sebep oldu.

789 yılında vefat ettiğinde yerine oğlu Külük geçti.






alone.. ☕
  Alıntı