![]() |
Mavi düşünüp,siyah yaşıyoruz
[Linki Görebilmeniz Icin Üye Olmaniz Gerekiyor! Üye Olmak Icin Tiklayin...] |
Nereye baksam "gel beni bul" diye haykırıyor aşk.
Takılıp gidiyorum ardından aşkın sesinin. Ulaşmaya çalışırken o sese, yakalamaya çalışırken; tökezliyorum her defasında ona giden yolda Düşüyorum... Her düşüşten sonra, yamalı bir sevda daha bırakıyorum ardımda. Ve anlıyorum her defasında neden hep kaçtığımı sevdalarımı yaşamaktan... Ve anlıyorum her defasında neden hep yarım bıraktığımı aşklarımı.. Ve anlıyorum her defasında, kendime yasakladığım sevdalarım ve sevdayı yaşamamışlıklarım, bitişleri görme cesareti yoksunluğundan başka birşey değil... "Sonsuz ve ölümsüz aşk yoktur" Ama o ses... Ahh o aşkın beni çağıran sesi yok mu? Tıkayamıyorum kulaklarımı artık. "Bulduğumda yaşayacağım bu sefer" kararlılığı ile koşuyorum hep. Düşüyorum.... En ufak bir sendelemede hemen yeni bir arayışa itiliyor yüreğim, sonra bir yeni arayışa daha, sonra bir yenisine daha..... Bu öyle bir kısırdöngü ki, aynı anda çoğul sevdalar esiyor yüreğime; eşzamanlı aşklar yaşıyorum.. Fırtınayı bekleyen ben, yetinmeye çalışıyorum rüzgârlarla.. Üselik çoğu rüzgâr bile değil ve aslında ben çoğunu en baştan anlıyorum, kendimi kandırıyorum.. Ama gene de atıyorum aşkın ılık esen rüzgârlarına kendimi. Sonu başından belli yarım yamalak sevdalar yaşıyorum. Her yamalı aşktan sonra daha fazla artıyor açlığım, daha fazla artıyor kana kana içme ihtiyacım.. Her biri için "acaba bu kez doğru kişi mi" diyerek eş zamanlı aşklar yaşıyorum. Ve ben, her defasında; daha da üşüyen bir yürekle başbaşa kalıyorum, daha da yalnız bir yürekle.. Ahh! Ama suç bende, salaklık bende.. Çok şey istiyorum ben!!!! İnsan olmalı ruh ikizim olmalı, kadın olmadan önce... Ruhumu soyabilmeli giysilerimden önce.. Zihinsel uyum "olmazsa olmaz" larımın başında geliyor.. Elleri bedenimden önce saçlarımda gezinebilmeli... Ruhum ile sevişebilecek bir yüreğe sahip beden olmalı yatağımdaki.. Ve eğer mümkün ise.. Lütfen.. Birlikte uyuyup birlikte uyanabileceğim biri olsun bu sefer... Görüyorsunuz ya; ne çok şey istiyorum. Üstelik bu kadar da değil, liste daha uzuyor... Tekrar aşkı yaşamayı yasaklasam kendime, eskisi gibi yarım bırakıp gitmeye karar versem???... mi acaba? Ama hayır, ben artık gerekirse boğulmak istiyorum sevda denizinde. Sonları da yaşamak istiyorum artık.. Şimdilerdekilerde değil ama, öncekiler, önceki sevdalarımda hep ışıl ışıl gözler vardı... sürekli düşünüldüğüm ve düşündüğüm, arandığım ve aradığım, çılgınca özlediğim ve özlendiğim, bulutların üzerinde yaşıyormuşcasına yaşanan sevdalardı benimkiler. Hep öyle kalsınlar istediğim için yarım bırakıldılar zaten. İstemedim o ışıl ışıl gözlerin donuklaşmasını.. İstemedim telefonumun nadiren çalmasını.. İstemedim paranoyalarımla başbaşa kalmayı.. Korktum hep bitişlerin acımasızlığından.. Sanırım aşk benden intikam alıyor. Dolu dolu, dopdolu aşkları yaşamadım, yarım bıraktım. "Madem öyle gel böye" diyor şimdi bana... "Gel beni bul" diye haykırırken bir yandan, diğer yandan da "ohh canıma değsin, sana sunduğum fırsatları geri teptin vaktinde, kendi düşen ağlamaz" diyor sanki.. Ey Aşk ! Af diliyorum senden işte... Çıksana artık karşıma, savursana beni fırtınalarınla.... |
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte. Güldüğün zaman yukarıya bakardın. Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler... Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum. Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler. Duvarlara, vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu. Geri dönüyordu çoğalarak. Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun. Kalp ağrısı oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun. Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk. Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk. Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller. Ben seni seviyordum, bilmiyordun. Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun. Sonra herhangi biri oldun. Bütün sevinçlerim bittikten sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları... Sonra bir gün uzaktan gördüm seni. Saçların bana inat, başın her şeye meydan okuyarak. İşte yine aynı... Kalbimi acıttın. Her zamanki gibi. Değiştik sanıyordum. Ve sen yine bilmiyordun. İCLAL AYDIN |
Bitti…
Bu son cıglık, benden yana… Son haykırıs… Kapatıyorum sayfamı… Seni yazmak geceler boyu, sana bile fazla.. Tasıyamazsın cümleleri.. Bu son… Vazgecmek, kendime verdigim en kolay ceza…! Tükenişimi izlemeni istemiyorum… Bu sefer ben terk ediyorum seni… ‘’Seviyorum’’ ve ‘’Gidiyorum’’… Sevmek ve gitmek… Sana yakısır bir sevgi bu… Al, sana yakısanı ve cek git sevmelerimden…! Sen beni degil, ben seni gönderiyorum bilinmezliklere… Sana dair ne bir yazı ne bir gözyaşı… Sen diye birsey yok ki umutlarımda… Sen bugüne özel bir dünya.. Ben o dünyanın icinde, sana yabancı bir sehir.. Sehrimin ısıklarını sönduruyorum, sana ragmen… Seni ögütüyorum kalbimde, keskelere yer vermeden…! Sana ölüyorum, yeniden dogmak adına! Bir kez daha olmayacak! Alıstır benden gelen son cümlelere kendini… Ben diye birsey yok sende… Şimdi, seni bitiriyorum her nefeste… alıntı |
Öyle bir yalnızlığın ortasındayım ki;
Neden herkes suskun Neden hiç kimse yok buralarda; Niye kaldım gene onunla; yalnızlıkla.. Herkes gitti bir ben kaldım buralarda Yeri göğü inleten bir çığlık atmak geliyor içimden Belki ışıklar yanar evlerde, Belki bozulur sessizlik, sesimle.. Gidiyorum, düşünüyorum, Sanki karanlık olan bu kenti İçinde hayalleriyle, ******leriyle Üzerimde taşıyorum.. Bu kentte mi paylaştım dostluğumu Bu kentte mi paylaştım aşkımı Bu kent mi aldı varımı, yoğumu Öyle bir yoğundu ki trafik Gidemiyorduk ileri, Herkes mutlutdu, her taraf ışıklara esir.. Belki de yolumu kaybettim, Bilmiyorum ben nerdeyim, İşte gene geldi aklıma gidişin Feryatlarda, çığlıklarda kalbim, Niye gitmiştin.. Ve sen öyle bir sevgiliydin ki sevgilim Giderken elveda bile demedin.. Sen sevdiğimdin benim.. Aklıma geldiğinde huzurla dolardı içim Gitmişsin... Niye gitmişsin.. Bu kent neler aldı benden, Ben ona seni verdim Sen sadece seni almadın giderken Şimdi içimdeki külleri yok etmeyeceğim, Yok etmeyeceğim ki; Bir gün alev aldığında Yangınım göklere vardığında; Seni de yaksın, tıpkı beni taktığın gibi.. Bir gün verecek mi bu kent bana seni Verse de ben alacak mıyım geri Gidişin bu kadar yıktı beni Niye gitmişsin? Niye.. Niye.. |
Yeni bir tutkuyu kaldırmaz o
Yeni bir aşk öldürür ceylanı O sevdi mi çocuklar gibi sever Sen olsan ateşe verirsin tarlanı Çiçeklerini yerle bir edersin O bir duvar dibinde yatar sesizce Düş gibi görür inen akşamı Kelebekler yanaklarından öper O sevdi mi rüzgar gibi sever Sen olsan yere çalarsın şapkanı Yeni bir tutkuyu kaldıramaz o Yazık olur küçücük saçlarına Doyamadan gider derenin Işık beyazı çakıl taşlarına O sevdi mi yüreği bakakalır Sen olsan yeniler giyip gezersin Belki bir günde harcarsın paranı O yemeden içmeden kesilir Sevdiğini bir üzse bin üzülür Sen olsan üzersin sevdiğini O günde binkere ipe çekilir |
Gelirsen piril piril bakislarinla gelmelisin ve mutlulugu asmalisin sol omzuna. Bakislarina kan dökmemelisin, kinden, nefretten, her tür tuzaktan arinarak çikmalisin yola. Hayati tasiyacak kadar yürekli olmali küçük parmaklarin, avuçlarinin içiyse her dem islak olmali.
Gelirsen gözlerini getirmelisin, içlerinde bakmaya doyamayacagim umut dolu gözbebeklerini de almalisin yanina. Bir ceylani bile kiskandiracak o nefis yürüyüsünle gelmelisin bana. Yürek titreten gülüslerini de almalisin yanina ve akmalisin yüregime daha ilk merhaba demek için hazirlik yaptigim anda. Ardinda biraktigin sözcüklerin tümünü silerek hafizandan, o öpmeye kiyamadigim dudaklarinla gelmelisin. Günesi getirmelisin gelirken, karanliklarin üzerine çullanmaliyiz seninle ve içimize gömmeliyiz karanligi. Hayatla basa çikabilecek kadar sert, en küçük kirilmada parçalanacak kadar yumusak bir yürekle gelmelisin bana gelirsen. Minicik öykülerinle gelmelisin, bir kedi kadar sessiz, bir kaplan kadar yirtici olmalisin yola çiktigin andan itibaren. Seni dinleme zevkini de getirmelisin bana, dudaklarindan dökülen her sözcügü içmeliyim kana kana. Feslegen kokulu saçlarinla gel gelirsen ve içinden topladigin çiçeklerini ver bana. Yüreginden sessizce süzülen nehirlerini getir bana, utangaçliklarini, sokulganliklarini, çilginliklarini da yanina yoldas yaparak. Ama neyse sen bana aldirma. Unut yukarida istediklerimin tümünü. "Gelirsen Sadece Kendini Getir Bana ." |
Zaman yaşlanır, umutları eskitir,
Yine umutlanırım... Sevdalar geçer yıkılır, yenilir, Yine ayaklanırım... Çığlıklara hapsettiğim şarkılarım var benim.. Sessizliğin içinde ağır aksak yürüdüğüm yollarım var. Bir yerlerde takılıp düşsem de, tekrar kalkabiliyorum ayağa.. Ama dizlerimde yaraların izleri kalıyor, silinmiyorlar. Yarım kalmış hikayelerin tamamlanmamış cümlelerinde buluyorum kendimi.. Ne tamamlayabiliyorum, ne tamamlanabiliyorum.. Bir yanım hep eksik, hep kırık.. Dünyam bir bir yitirdi renklerini.. Ne deniz mavi eskisi gibi, ne de gökyüzü.. Korkularım bırakmıyor peşimi.. Adımlarıma yapışmışçasına nereye gitsem benimle geliyorlar adeta. Sesleri duymaktan yoksun kulaklarım, sözcükleri söylemekten korkan dudaklarım var. Zaman hiç bir şeye aldırmadan devam ediyor yoluna.. Ya ben gecikiyorum zamana, ya da geç kaldıklarım erken çıkıyor karşıma... Alıştım sanırken acılara.. An olur bazen tutamam kendimi, Delirir isyanım... Bu sensizliğim mi, yoksa yalnızlığım mı bilmiyorum.. Bir bilsen.. Seni her özlediğimde bir nokta bıraktım duvarlarıma.. Eğer bir gün gerçekten tutarsam ellerini, bakıp ta görürsem gözlerindeki o sevdalı hali, o noktaları birleştirip sevdanın kalemiyle, mutluluğun resmini çizeceğim dünyaya.. İşte o gün yine masmavi, berrak bir güne uyanacak deniz.. Bulanıklığını benden uzağa atacak.. Bütün gecelerim sabaha varacak.. Ve bir daha hiç gece olmayacak... Sensiz geçen günlerimin hesabını yarınlardan soracağım.. Sevinçlere boğulacak içimdeki çocuk.. Yeniden seveceğim yağmurları.. Hiç söylenmemiş, hiç dillenmemiş kelimeler fısıldayacak rüzgar. Hiç kimseler bilmeyecek, duymayacak, anlamayacak.. Bunlar olacak değil mi? Bu garip fani beden, Bu deli ruh benim.. Atamam, satamam, Dert benim, dertler benim... Bu acı kızgın hüzün, Kırık düşler benim.. Susamam, susturamam, Söz benim, sözler benim... Korkuyorum işte.. Korkularımı büyütüyor zaman gitgide.. Ne olur izin verme korkmama, kendimden kaçmama.. Geç kalmama izin verme kendime, geç kaldıklarımınsa önünde bırakma.. |
Ve bulut kapattı gözkapağını.
Boğazımdaki düğüm çözüldü. Yanağımdan o yağmur damlası süzüldü. Sen "yağmur"umdun sakladığım, Gözlerimden döküldün ağladığımda. Çoğaldıkça yakan bir sevdaydın. "Su" sandığım an ateş oldun. Bermuda’nın sırrı sende gizliydi. Geldim... gidemedim. Çok sevdim. Belki de Kaf Dağı’nın ardındaki Simurg sendin. Dokunsam bitecek gibiydin. Ulaşsam, "olmayacaktın" sanki. Yokluğun varlığını şakağından vuracaktı. Gelmedim, hep var olasın diye. Gelmedim, hiç bitmeyesin diye. İçimde sana dair ne çok şey... Şimdi düşünüyorum da Meğer ne büyükmüşsün. Bir kalbi içine alacak kadar. Ve aslında sen ne küçükmüşsün. Bir kalbin içine sığacak kadar. Sen "ben" olmuştun. Ben senle dopdoluydum. Kapını çalsam, "Kim o?" dediğinde; "Senim" diyebilirdim. Ah "ben", senim. Ben senim... "La" notasını duymak için dinledim şarkıyı. Başlığını koyup bitirecektim şiiri. Kitaın kapağına bakmak yetecekti. Yetmedi. Şelalenin dönüşü olmayan noktasındayım şimdi. Bir dala tutunacak olsam, Dal sensin. Düşsem suyun derinliğine, Derinliktesin. Mecnun Leylaya şiir yazmış mıydı acaba? Yoksa yanına "kalem" yerine "kalbini" mi almıştı? Sadece inlemiş miydi gecelerde? Sen de beni gerçekten sevdiğinde, Kelimelerini uçurumdan atar mısın? "Söz" yerine "öz"ünü bana sunar mısın? Yusuf iradesini buldu. Züleyha aciz oldu. Ben seni sevdim. Fildişi kulelerde aşk katına indim. Şimdi vakit şarkıların sesini kısma, Susma, Unutma zamanı. Yaşanmamışçasına hafızaya ket vurma zamanı. Ne varsa sana dair yüreğimde. Sırra kadem basmalı artık.Vakit geldi. Bak işte , Sırattan geçiyor sevgimiz. Sus ve yürü. Bu senfoniye kulak ver. Değil mi ki, bu gitmek bir dönmeye gebe; Ve bu dönmek, hiç bitmemeye... Sen şimdi kapat gözlerini. Müziği dinle, aç sesini. Unut beni... |
Senin sevginin verdiği sıcaklıkla ısıtıyorum yüreğimi ve her gece yatağıma uzandığımda sesinle süslüyorum hayallerimi. Gecenin karanlığına inat gözlerinin pırıltısıyla aydınlatıyorum kalbimi. Ve her gözlerimi kapatışımda görüyorum hayalini. Sen benim yüreğimsin yar...
Hayatı seninle yaşamak daha güzel şimdilerde. Aldığım her nefes daha kıymetli bugünlerde. Kuş cıvıltıları bir başka geliyor kulağıma. Hayalinin resmini çizdim odamın duvarlarına sensizliği yaşamamak için. Her şarkıda seni buluyorum; çünki hayatımın her parçasında sen varsın. Öyle sevdim ki seni, öyle yüreğimden, öyle kalbimin ta derininden, kalbimin en üst köşesine oturttum seni. Baştacımsın benim için. Sen benim yüreğimsin yar... Kalbimin kıyılarında senin sevdan var. Demir atmış yüreğime .Herhalde dünyadaki en şanslı kişi benim; çünki senin sevgine barınaklık yapıyorum. Uçurumun kenarındaki karanfilin yanlızlığıdır sen yokken yanlızlığım. Bulutların, ağlarcasına yağdığı yağmurun arkasından çıkan güneşin oluşturduğu gökkuşağının hayranlığıdır benim için varlığın. Öyle sususuzum ki sevgine, öyle yanlızım ki sen yokken yanımda, öyle hayranım ki sana dünyadaki tüm sözcükleri bir araya getirsen anlatamaz seni bana. Sen benim yüreğimsin yar... Bilinmezlerin içindeki tek bildiğimsin. Seninle süslüyorum yarınlara dair kurduğum düşleri. Ve hiçbir zaman korkmuyorum bu aşk denizinde yüzmekten. Varlığın bile bir başka atmasının sağlıyor kalbimin, yokuluğun ise yakıp kavuruyor yüreğimi. Bilemediğim, karanlık yarınlarımdaki tek günseşimsin. Sen benim kalbimsin yar... Dünyada söylenebilecek en güzel iki kelimenin anlamını çözüyorum sende. İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın. Seni son nefesime kadar dünyaya anlatacak kadar değil, öldüğümde bile meleklere anlatacak kadar seviyorum! |
Gecenin karanlığına yüreğimi asıp sana yazıyorum. Yüreğimi sana kanatlandırıp seni düşlüyorum kırık dökük hayallerimde.. Uzakları aşındıran kelimelerimi satırlara serip seni soluyorum mürekkebimle. Yine yokluğun düşüyor hecelerime, yine yokluğun bir hançer gibi deliyor hücrelerimi..
Ne yapsam, ne etsem fayda etmiyor. Sensizlikte kanayan dudaklarımı nehirlerde yıkasam da silinir mi yokluğunun acılarını ?. Zaman sanki hasretinde durmuş.. Herşey hasrete prangalı… Şakaklarımdan akıyor hasretinin alazları. Ayak uçlarıma düşen kangren geceyi kaldırıp yokluğunu yumrukluyorum sıvasız duvarlarda. Pervasızca yüzüme vuran yalnızlığın rüzgarları siliyor hasretinin kanla karışık terini…Olmuyor…Sensiz olmuyor işte. Hasretinde sesi kısılmış bir rüzgar gibiyim .. Yutkunuyorum acının kanlı gözyaşlarını…Yapamıyorum, ne yapsam uyutamıyorum sensizliğin suskun kelimelerini…Ne zaman saçlarımı okşasa rüzgar, ılık nefesin biliyorum. Ne zaman gecenin koynunu serinleten ılık bir meltem esse yüreğime doğru, senin kokun diye ciğerlerimde soluyorum meltemleri. Bir gelsen, karanlığı ezen yıldızları sayacağım birer birer.. Ne zaman seni düşünsem yıldızlar düşüyor saçlarına Bir gelsen, yollarıma bir kez uğrasan gülümseyecek umutsuzluğa boyanmış geleceğim . Yokluk zindanı aşıp bir gelsen vuslatı giydireceğim ayazlara. Ah bir uğrasan şehrime, seninle kır bahçesinde sıcak çaylarımızı yudumlarken sevincimden simitlerimizin kırıntılarıyla yavru kuşları doyuracağım.. Ellerim ellerine değdiğinde avuç içlerimin terini bırakacağım ılık meltemlerin koynuna …Bir gelsen bir dokunsan yüreğime, mevsim ne olursa olsun gelişin bahar olacak dudaklarımda.. Biliyorum imkansızlığın ötesinde seni yaşamak istiyorum.. Kana kana gülüşlerini içmek varlığının huzurunda. Hayallerimle gezinsem bir an ; kabullenip ama bir türlü ezemediğimiz gerçekler bir tokat gibi iniyor yüzüme.. Yıkılıyorum olduğum yere.Tutunmak için bir dal bir el arıyorum… Düşüyorum..Acıyor yüreğim... Boynu celladın kanlı ellerinde suskunluğa vurulmuş bir mahkum gibi arkama bakmadan şehrinin karanlıklarına yürüyorum..Ve kayboluyorum göğü çalınmış kuşlar gibi köhne sokaklarında ardında…Vuslat kelimeleri çalınmış yetim çocuklar gibi ağlıyorum yağmur bulutların avuçlarında. Kimse gözyaşlarımı görmesin diye gecenin karanlığını örtüyorum üzerime,. Zaman akıyor gidiyor. Mevsimler değişiyor, turnalar şehrimi terk ediyor.. Ama bir ben kalıyorum yokluğunda..Her düş kırıntısından sonra kirli sakallarımla vuslata isyan bayraklarını açıyorum. Yüzümü yıkadığımda aynalarla yüzleşmekten korkuyorum. Pencereleri bir açsam senin sesin diye fırlıyorum dışarıya. Ne zaman telefonum çalsa buğulu sesin diye koşuyorum. Ama her defasında yıkılıyorum olduğum yere.. Biliyorum, ağır aksak hayat yokuşunda seninle yürümeyeceğiz. Belki kelimeler hep dillerde saklı kalacak. Karanlıklar büyüyecek avuç içlerimizde. Ellerimiz hep yabancı kalacak birbirine. Ve yüreklerimiz hep yalancı baharlarda soluyacak isimlerimizi.. Hayat yükünü taşıyan sırtımız diye nemli duvarlara yaslanıp kendimizle dertleşeceğiz. .Ağladığımızda dizlerimi arayıp seni seviyorum kelimelerini gözbebeklerimizde ıslatacağız. Ama ne olursa olsun, hasret perdelerinden bir gün sevda türküleriyle uyanacağız vuslat sabahına.. Melek’lerin ağladığı gönül bahçelerinde delicesine gezip gülüşlerimizi delicesine soluyacağız. Sabırla, umutla vuslatı bekleyecegiz. Vakit, hasret zamanı. Ne olur ağlama. Ben senin icin bu satırları yazarken hasretimize ağladım. Ne olur üzülme sen ağladığıma.. Bırak aksın gözyaşlarım. Silemesem de ellerimle gözyaşlarımı, yüreğimde umutlarla kurumuştur gözbebeklerim.. Ne olur dayan bu hasrete..Bir gün vuslatın bahar kokulu gecelerinde yıldızlarda gezineceğiz. Seni seviyorken ne olur gülümse… "Birazdan yokluğunu sereceğim Hasretinin duvarlarına. Ve yüreğimi ateşleyeceğim Katransı yokluğuna.. Ve gözbebeklerimi ıslatıp Seni sayıklayacağım Gecenin koynunda.. Hasretini dudaklarımda öldürüp Güneşle boynuna sarılacağım Bahar kokulu sabahlarda.." |
Neden konu sen olunca hep çakılıyorum vazgeçilmezliğin gerçeğine.. Yada niye kopamıyorum ki ben kalbinden Tarif etmeye calısıyorum kendime seni ölçüp biçiyorum saatlerce.. düşünüyorum kurguluyorum sonuç hep aynı.. VAZGECILMEZ..
Soruyorum Nedir o ? Nefes diyorum; Ölüceğim an geliyor aklıma, o an kopucaksın benden diye düşünüyorum vazgeçiyorum Nefes deilsin... Ömrüm mü diyorum; E gene aynı diyorum.. bitmemelisin sen.. Vazgeçiyorum.. Ölüm olsan diyorum; Sana kavusmak için yaşasam senelerce.. Geçen senelerde içimde olmalısın diyorum vazgeçiyorum.. yok ölümde degilsin.. Hayat mı diyorum; Hayat bu kadar kısayken onu nasıl hayata benzetirsin ki diyorum.. olmuyor kabul edemiyorum hayatta deilsin.. Nedir diyorum nedir o? düşünüyorum ölçüp biçiyorum gene saatlerce.. Buldum diyorum.. ''ben'' Evet ben o , o oldugum sürece var.... Düşünüyorum sonra.. benim çok hatam var diyorum.. Beyaz deilim o ise bembeyaz Saf ve masum.. Melek o. yok diyorum ozaman o bende değil.. Takılıp kalıyorsan ona Gercek o diyorum Gerçegin ta kendisi.. Gercek acımasız diyorum sonra.. o ise bi melekti.. diyorum diyorum ama bende nesin, neresidir içimde yerin hiç bulamıyorum sevgili........... |
Puzzle gibi örneğin. Hani koordinatlarını verirsin eksik parçanın, fotoğrafını falan çekip üretici firmaya gönderirsin. Bir süre sonra hakikaten dönerler sana- nedense her seferinde dönmeyeceklerini, umursamayacaklarını sanırsın, ama inatlar döner o eksik parçayı tamamlarlar. Tam da böyle işte, desen ki evrene "işte bak, tam şuramdan eksildi gide, santim santim ölçtüm, bugüne kadar ağrıyan her yanımı karış karış biçtim, tarttım, eminim, giden bu sefer yüreğimin en çok ağrıyan yerinden gitti. Eminim oraya basıp gittiğinden. Bir yürek bundan daha fazla ağrıyamaz çünkü" desen.
Tamamlansan sonra. Tamamlasalar. Bir kere de kendiliğinden mutlu olsan. Ama olamıyorsun. |
Bir elmanın değil bir günahın iki yarısıydık biz, gün’ü sendin, ah’ı ben, birleşemedik. Ne bir günah olabildik ne bir gün, ah diyebildik. Uzaklardan bakıp birbirimize iç çektik, olmayanla yetindik. Şimdi sen hiç gelmeyecek güzel günlere olan inancım, doğmayacak çocuklarımın annesi, yazılmamış bir romanın hiç görünmeyen karakterisin. Sen, olmayacak dualarımın en derinden gelen amin’isin. Yazarak sileceğim seni, yaşayarak öldüreceğim.
Biteceksin… Olmayacak duaya da amin dedik, duaydı çünkü, öyle öğrendik. Artık arkasında bıraktığı ya da bırakmak üzere olduğu bir hayal, artık tükenmekte ve de tüketmekte olan bir umut vardı. Çay ve sigara. Çoğunun vazgeçilmezi, tek tesellisidir. Bu hayatta çoğunun tesellisi çok azdır. Onlar, kendi hayatlarındaki yıkımın en orta yerindeydi. Düşlerin Yüzüne Soğuk Su Vursak Kendine Gelir mi O Temiz Yanımız? Hatırlamak düşmandır; ruhu yorar, beyni yorar, kalbi yorar… |
"Sözünden az yüzünden fazla insanlar gördüm. Gözündeki ışığı kendi elleriyle söndürenleri gördüm ve dünyayı nasıl kararttıklarını. O karanlıkta büyütüp gözbebeklerimizi, güzel bakan gözleri görmeye çalışıyorduk. Göründüğü gibi değildi kimse. İç içe geçmiş onlarca yüzlü insanlar gördüm. Tonlarca yalanı yüklemiş omuzlarına, bir gramlık çıkar uğruna, ruhunu satanları gördüm."
|
"Aşk , yok etmek midir bilmiyorum ama yoku ask edemiyormussun, onu anladim."
|
Gitti… Sadece ben değil, bütün dünya bakakaldı sanki ardından…
|
Öncesi olmayan hikayelerin toplamıdır hayatlarımız.
|
" Nefes almanın bile içini yaktığı zamanlar vardır evlat" dedi, "aldığın her nefeste kora dönen sadece sigara değildir. "
|
Şiir yazmak kesmiyor, küfür lazım yokluğuna.
|
Bugun siirdi bulutlar ıslandı kaldırımlar
|
GÖĞE BAKMA DURAĞI
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam birde ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumıyalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım Turgut UYAR |
Bir kadın seni seviyorsa sana aittir.
Mutlaka bir fotoğrafın vardır bir yerinde odasının, onu kaldırtma. Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur, senin adınla başlayan dualar ve biten senin adınla onu susturma. Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez. Yalnız genç adam, kadınlar vazgeçtikleri adamlara da acımayı beceremez, bu da kalsın aklında. Bir kadın seni seviyorsa koklayarak öper seni. Seni seven bir kadın, sevdiği kadar sarılabilirse kemiklerin kırılır. Ve bir kadın seni seviyorsa sen ne kadar güçlüysen o kadar güçlü hisseder kendini, onu yanıltma. İlk darbede yere çakılma oğlum, ilk imtihanda sınıfta kalma. Ve asla ama asla araya umutsuzluğu sokma! Orasıdır kadının şah damarı, umudu. Kesildiği an vazgeçer kadın; Sevmekten, Beklemekten, Özlemekten, Hatta dua etmekten. Can havliyle kaçar. Yakalayamazsın. Artık o kadını üstüne alınamazsın. Sahip çıkamadığın kadına hesap da soramazsın. Kadınları bomba gibi düşün genç adam, yanlış kabloyu kesersen onunla birlikte sen de patlarsın. Bak oğlum! Bu hayatta her şeyi alırsın, yalnız seni seven kadının yoktur fiyatı. Seni her şeye rağmen sevebilen kadını satın alamazsın, Cüzdanın kilo kaybettikçe sevgileri eksilen sevgililerin olur en fazla. Falan filan sonra, bilirsin ya. Sen sen ol, o kadını satma. Bir kadın seni seviyorsa kavga eder. Hem birazdan boğazına yapışacak sanırsın, hem görürsün gözlerindeki korkuyu. Kadınlar susmaz genç adam, susmuş kadın gitmiş kadındır. Susmuş bir kadın için bitmiş bir adamsındır. Bu kadınların değişmez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez olan maddelerinden biridir. Kadın olmanın kuralıdır. Bir şey daha var. Kuştur kadın. Ve bir gökyüzü vardır her kadının. Öyle bir havan olmalı ki adamım, Senden göçmediği için onu dondurmamalısın. Bunu, bir zamanlar seni gökyüzü ilan etmiş kadının, başka bir gökyüzünde kahkaha atışını duyunca anlarsın. Nursen Yıldırım |
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan, boynuna sarılamadan yüzüne dokunamadan sadece seviyorum ... öyle uzaktan seviyorum seni elini tutmadan yüreğine dokunmadan gözlerinde dalıp dalıp gitmeden şu üç günlük sevdalara inat serserice değil adam gibi seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden en çılgın kahkahalarına ortak olmadan en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan öyle uzaktan seviyorum seni kırmadan dökmeden parçalamadan üzmeden ağlatmadan uzaktan seviyorum öyle uzaktan seviyorum seni; sana söylemek istediğim her kelimeyi dilimde parçalayarak seviyorum damla damla dökülürken kelimelerim masum beyaz bir kağıtta seviyorum ... Cemal Süreya |
[Linki Görebilmeniz Icin Üye Olmaniz Gerekiyor! Üye Olmak Icin Tiklayin...]
Ve siz benim gökyüzümsünüz. |
İnanırdım duyduğum her söze
Bir zamanlar saflık vardı Şimdi yerim yok aldanmaya Bir hayat sıradanı kalbim Bana bitmeyen bir tek şey söyle Söyle sonsuza inanayım Bana nasıl seveceğimi anlat Aşk karlı yokuş yorulmayalım Söz ver Durma öyle bana söz ver Bakışına kanmam artık söz ver Çok zor soru değil bu hadi çöz ver Birlikte ölecek miyiz Hadi beni biraz heyecanlandır Yüzüm gülmüyor çoktandır Ben kaybetmekten çok korkarım Tüm alışkanlıklar çocukluktandır Geleceksin belki çok seveceksin Zamanı gelince gideceksin Bir keşkeye daha yer yok kalbimde Birlikte ölecek miyiz |
“Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi, seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi. İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldanan bir şeyler gibi, seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi.” |
O kadar yakınsın ki bana,
Bir o kadar da uzak, Sanki ilk defa aşık olmuş gibiyim, Uzana bilsem bir adım kadar yakın, Ama sanki ayaklarıma prangalar vurulmuş,O bir adımı atamıyorum, Sadece seyrediyorum seni, Dizlerine yatıp, elini sımsıkı tutmak istiyorum, Gökyüzüne bakar gibi, Gözlerine dalmak istiyorum, Sana bakarken prangaların ayağıma değil, Yüreğime vurulduğunu hissediyorum, İçin için yanan yüreğime, Seni sevenin ben değil, Yüreğimin olduğunu anlıyorum, Yüreğim senin dostluğunu istiyor, Yüreğim senin sıcaklığını istiyor, Kırmamı söylüyor zincirleri, Ve ilk defa kırmaya çalışıyorum, Doğru bildiğim şeyleri atıveriyorum bir tarafa, Sırf sana daha yakın olabilmek için, Zincirlerle bağlı yüreğimi bırakıveriyorum, Bir kuş gibi ormana, Yüreğim bir kuş oluyor senin yanında, Ürkek bir kuş, Soğuk bir havada titreyen üşümüş bir kuş, Çok şey değil istediği yüreğimin, Sadece dostluğunu ve sıcaklığını istiyor, Senin sıcaklığını, Sonra kanat çırpıp uçmak istiyor seninle, O güzellikleri seninle paylaşmak istiyor gökyüzünde, Dünyadan uzak yüreğim seninle |
Gözlerine bakınca senin, delin olurum ben senin
İyiki'de sevmişim seni, sen benim iyilik meleğim Ne olsun, daha ne olsun, sen ne istersen gülüm o olsun Bana kalırsa bebeğim, bir kız birde oğlumuz olsun Sonsuz olsun aşkımız, bizim ilk ve son şansımız Söke söke bu ömrü biz, birlikte yaşamalıyız. |
yokluğun içimde bir ateş gibi
tutuşmuş bedenim yanıyor sanki ne olur terketme seven kalbimi gidersen sevgilim yaşayamam ayrılamam, sensizliğe katlanamam yaşayamam sen olmazsan yaşayamam ne kadar bağlandım sen biliyorsun neden bu sevdayı bitiriyorsun kalbinden beni sök at diyorsun canımın canısın ayrılamam... |
Ben kırılmaya kalbimden başlamadım. Ellerimi bıraktığın gün parmaklarım kırıldı. Sarılmayı kestin, kaburgam kırıldı. Konuşmayı bıraktık, sesim kırıldı. Öpmedin, nefesim kırıldı. Okşamadın hiç, saçlarım zaten kırıktı. Özlemedin, hasretim kırıldı. Aramadın varlığın kırıldı. Sevmedin demeye dilim varmıyor, sevmişsindir belki az da olsa,söylemedin hiç..
Kalbim kırıldı.. |
Hiç sarılmadığım, kokusunu bilmediğim birini özlüyorum. Benim olmayacak birini. Göz göre göre kendisini tüketiyor, yitiriyor insan. Ama yine de seviyor. Gülüşünü sahiplenmiştim bir insanın her şeyi kıskanılır mı? Bazen gidip geliyorum, haberin olmuyor. Bensiz ne yapıyorsun mutlu musun. Sonra böylesine umarsız birisini nasıl sevdiğimi düşünüyorum. Zaman seni unutturmayacak, sadece yokluğuna alışacağım.
Bilmiyorum benim sevdiğim her şey sende var gibiydi. Ya da bana öyle geldi. |
[Linki Görebilmeniz Icin Üye Olmaniz Gerekiyor! Üye Olmak Icin Tiklayin...] |
ben sana yanmışım,
kanmışım. seni milyarlarca insanın içinde bulmuşum. ah, ben seni ne çok özlemişim. bilemezsin. bilme. |
ben seninle evlenirim,
gecekondulaşırım, kiralaşırım hatta çadırlaşır, olmadı sokakta bile kalırım. çok paramız olur belki balayına gider, otelleşiriz olmadı çarşıya çıkar sinemalaşırız,sonra parklaşırız simit alır çaylaşırız. bana sorarsan bir sürü çiçek açar dünyada toplasan bir gülüşün etmez hiçbiri. ama sen yine de bana sorma, heyecanlanırım karşında böyle yazdığımı öyle konuşamam. bana sabahları uyandığında saçlarındaki dağınıklığın yüzüne nasıl bir güzellik kattığını öğretsene. bana kahvaltı yaparken masadaki reçelin mi yoksa karşımda duran senin mi daha tatlı olduğunu düşündürsene. her şeyin hayırlısı. bir tek şeyin hayırsızını istiyorum. bu hayat oyununda, benimle eşleşir misin? hayır dersen sızı olursun, diyorum. |
[Linki Görebilmeniz Icin Üye Olmaniz Gerekiyor! Üye Olmak Icin Tiklayin...]
|
Güldüren de sensin küçük mutluluklarla, ağlatan da sensin koskoca yangınlarla.. Güzel rüyalarda buluşturan da sensin, uykusuz gecelerde kan kusturan da..
|
Her gün yaşıyor sanıyoruz ama aslında yavaş yavaş ölüyoruz.Nefes aldıkça ömrümüzün sonuna daha çok yaklaşıyoruz.Bu dünya kırmak ve kırılmak için çok kısa hâldaş.O yüzden sevmeliyiz.Sevmek denince aklına sadece bir insan geliyorsa ne acı verici.Bir çiçeği mesela, veyahut denizi, maviyi, gökyüzünü, yeryüzünü, gözle görülmesede içimizdeki sevinci, hüznü, neyi olursa olsun tutup kendimize çekmeliyiz. Bu dünya sevmek için bile çok kısa hâldaş.Her nefesimizi umutla besleyip, her saniyemizi değerlendirmeliyiz.İnsan olarak yaratıldığımız bu dünyada, insanlığın hakkını severek vermeliyiz.. |
Ne dedimse inanma!
Seni değil kendimi kandırıyorum Sen istediğin kadar varlığın kendisi ol Ölümsüzlüğün ta kendisi Ben günden güne yok olmaktayım Bütün ışıkları kaldırıp attım bir yana Anlamıyor musun? Gökyüzü güneş olsa Sende Karanlıktayım . |
[Linki Görebilmeniz Icin Üye Olmaniz Gerekiyor! Üye Olmak Icin Tiklayin...]
|
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 20:36. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.1
User Alert System provided by
Advanced User Tagging (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2025 DragonByte Technologies Ltd.Navbar with Avatar by Motorradforum